Hatıraların peşine düştük.. Sinemacı Manaki Kardeşler sebebimiz oldu.. İyi ki de olmuş.. Büyük İskender’i ve Mustafa Kemal’i yaratan coğrafyaya ayağımız değdi.. Avrupa Birliği’ne girmeye bizden daha yakın bir ülkede 1960’lı yıllarda tanıştığımız fukaralığımızla yeniden yüzleştik..
Geçirdiğim ani bunalım sonucu Makedonya yollarına düştüm..
Bu yazıyı Üsküp’ün beş yıldızlı oteli Stone Bridge’in bir odasında yazıyorum..
Benim “oda” dediğim şey İstanbul’un standartlarına göre süit daire..
Geniş bir salonu, koca bir yatak odasıyla, çift televizyonu ve mini barıyla resmen süit..
Paris’te Mudo’nun tavsiyesiyle son kaldığım otelin junior süitinin tamamı burada kaldığım odanın salonuna sığar..
Geriye de güvercin taklası oynamak için fazladan yer bir de geniş antre kalır..
Odanın geceliği elli euro.. “Allah Allah!” çekmeyin.. Elli euro işte..
***
Niye mi geldim buralara..
Arkadaşım hanımefendinin tezi yüzünden.. Hanımefendi, Osmanlı Sineması’nda (Buyurun size yeni bir kavram..) önemli etkisi ve izleri olan Manaki Kardeşler’in izini sürüyor..
Ben de şuursuzca onun peşinde geziniyorum.. Heveslenip de gelmeye niyetlenenler için yazıyorum.. Türk Hava Yolları’nın buraya her gün öğle saatinde bir uçağı var..
Nasıl beceriyorlarsa o tek uçağı da illa ki rötarla uçurmayı başarıyorlar.. İmkânsızı başarmak bizim ahaliye mahsustur..
Nitekim yola çıkarken bizi uçağa alacakları 217 numaralı kapıda Düsseldorf yolcularının işi bir türlü bitmedi..
Bizim için boş kapı açtırmayı ancak uçuş saati geldiğinde akıl ettiler..
MESAJIM VAR..
Varsın olsun.. Geldik işte.. Ancak bana ters gelen bir şeyin üzerinde durmadan geçemiyeceğim..
Üsküp’e sürekli gidip gelenlerden dinlediklerimden çıkardığımdır.. Şöyle başlayayım..
Makedonya, bizim için gerçek anlamda “kardeş” ülke.. Osmanlı izlerini bu kadar canlı ve sıcak taşıyan başka bir ülke yok..
Gerçi Kuzey Kıbrıs’ın adı da bizim günlük konuşmamız ve resmi lisaniyatımızda “kardeş ülke” olarak geçer..
Yüksek sesle dillendirmesek de biliriz ki orada bizi sevmezler..
Oradaki varlığımızla onların Avrupa ile bütünleşmesine engel olduğumuzdan mı? Yoksa oradaki toplumun kültürüne “mafya” kavramını kattığımızdan mı?
Nedenini bilemem.. Bildiğim sevilmediğimiz..
Öte yandan Makedonya için Türkiye bir sevda gibi.. Bir model.. Bir hedef..
İnsanımızı haydutluğa özendiren olmaz olası Kurtlar Vadisi’nden tutun, en kıytırık televizyon dizisine; gazete yazı dizisinden bir moda gösterisine kadar her şeyimiz burada olay..
Peki bizim THY adlı kuruluşumuz bu kardeş ülkeye ne yapıyor? İstanbul-Mersin kadar mesafede uçurduğu insanlardan dünyanın parasını bilet vererek alıyor..
İstanbul-Üsküp bileti gün olmuş, dokuz yüz liranın üzerini görmüş..
Ben gidiş geliş için dört yüz yetmiş lira verdiğimden bu rakamlara şaşırdım..
İstanbul’dan Tevfik Bey adındaki emekli bir eğitimci kardeşimiz benim yarı fiyata uçuşumun sebebini anlattı..
Bir Türk ile bir Makedon özel havayolu şirketi kurup buraya uçak kaldırmaya başlamışlar..
Türk Hava Yolları’mız bilet fiyatını dokuz yüzlerden yarı fiyata çekmek zorunda kalmış..
Ayıptır yahu!
Hükümet adamlarının nasıl bir kardeşlik mantığı var ki Mersin’e yüz otuz liraya taşıdığı yolcu kardeş Makedonya’ya gidiyorsa dokuz yüz küsur lira istiyorsun?
Her neyse.. Ben diyeceğimi deyip, her köşe yazarının boynuna borç “mesaj farzımı” yerine getirmiş oldum.. Allah kabul etsin..
Daha da sert yazardım.. Ne zaman ki seyrek bıyıklı asabi şahsiyet televizyona çıkıp bizim köşe yazarı esnafını huzur bozmakla suçladı..
Ben de lafına uyup frene bastım.. Huzurumuzu “seyrek bıyıklı asabi şahsiyet” bozacak, faturasını bana çıkaracaklar..
Varsın THY’miz Makedonyalı kardeşlerimizi bilet fiyatları ile bunaltsın..
Maksat huzurumuz bozulmasın..
Haaa! Bu arada hoşuma giden bir THY uygulaması..
Havaalanında stantlar kurmuşlar, bütün günlük gazeteler orada..
Seçiyorsun alıyorsun. Para ödemeye gelindiğinde stant görevlileri “THY’nin hediyesidir..” diyorlar..
Böylece uçağın içinde şu gazete var mı, bize niye kalmadı tartışmalarını da bitirmiş oluyorlar.. Çok güzel..
Selahattin DUMAN
VATAN
Yorumlar Tüm Yorumlar (11)