THY bu yıl, her yıl düzenlenen ve havacılığın borsası olarak adlandırılan Paris Havacılık Fuarı sırasında 17 geniş gövdeli uçak alımı için imza attı.
Önceki yıllara göre hayli sönük geçen Paris Havacılık Fuarı'nda bu boyutta siparişlerine alışık olduğumuz Ortadoğulu havayolları haricinde sadece, 17 siparişle, THY yatırım yapmış oldu. Paris'te atılan imzalar çok önemli prestij ve tanıtım imkanı sağlar ve yüzde 70'i gerçeğe dönüşür. THY üçü opsiyonlu olmak üzere 10 adet Airbus 330 ve 7 adet Boeing 777-300ER için imza atarken, geçtiğimiz ay vermiş olduğu 5 adet Boeing 777-300ER siparişine ilave yapmış oldu. Toplam 22 adetlik bu geniş gövdeli uçakların liste fiyatı hesaplarıma göre 5.5 milyar dolar civarı.
Hatırlanacağı üzere THY yaklaşık bir buçuk yıldır 30'u opsiyonlu olmak 105 uçaklık bir ihale için hazırlanıyor ve son bir ayda yaptıkları 22 adetlik geniş gövdeli uçak alımı da bunun bir parçası. Teslimatların 5-10 sene içinde tamamlanacağını düşünürsek, THY'nin uçak sayısı bu süre sonunda 200'lerin üzerine çıkacak.
Gözbebeğimiz THY, hisselerinin yarısı halka arz olmuş yarısı ise devletin elinde olan, ancak son yıllarda formüle edilen üç kişilik icra kurulu sayesinde neredeyse otonom yönetilen bir havayolu. Daha önceki dönemlerinde ise ikili veya üçlü parti koalisyonlarından oluşan hükümetlere rapor vermek zorunda olan yönetimlerce hak ettiği büyümeye kavuşamayan bir havayolu konumunda idi. Dolayısıyla geçmiş yönetimlere haksız yere yapılan eleştirileri anlamakta güçlük çekiyorum. Geçmiş dönemler ile günümüz arasında gerek politik ortam gerekse ülke ve dünya konjonktürü farklı olduğundan karşılaştırma adil olmuyor.
THY BU BÜYÜMEYE NE KADAR HAZIR?
Bugünkü politik ortam ve otonom gücü elinde bulunduran mevcut yönetim, acaba 10-15 yıllık zaman diliminde yüzde 300'lere varmış olacak filo büyümesinin altyapısına yatırım konusunda ne kadar hazır? Böyle bir büyüme için uçucu veya yer personeli altyapısı, bakım-onarım, motivasyon, emniyet ve özellikle eğitim konusunda ne gibi hazırlıklar yapılıyor? THY'nin son yıllardaki konjonktürel ve ticari başarısına alkış tutarken, bir yandan bu konulara dikkat çekmemek sektörün tabiatına aykırı.
10-15 yılda yüzde 300'lerin üzerinde büyüyerek bu büyümeyi kurumsal ve şirketsel olarak hazmetmiş havayolu sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bu havayolları da genelde finans kaynağı çok fazla olan, yönetimlerinde Amerikan ve İngilizlerin ağırlıklı olduğu, her yıl dışarıdan onlarca milyon dolarlık yönetimsel ve eğitimsel profesyonel danışmanlık alan Ortadoğu ve Uzakdoğulu 5 yıldızlı havayollarıdır. Zira ancak bu şekilde yerde, kokpitte, kabinde ve hangardaki servis standartları veya yönetim ofislerinde uyumlu bir havayolu çalışan kitlesine sahip olunabilir. THY'nin bu mega büyüme kavşağında, dünyanın en riskli ama keyifli sektörü olan havayolu işletmeciliğinde çok ama çok dikkatli olması gerekiyor. Tabii ki büyümek zordur ancak bu büyümeyi kurumun tabanına yayarak hazmedilmek ve zirvede kalabilmek daha zordur.
Ortadoğu'nun yükselen yıldızı ETIHAD İstanbul'da
Henüz 6 yıl evvel kurularak Ortadoğu'da Emirates, Katar ve Gulf Air gibi servis standardı yüksek havayollarının arasına katılan Etihad, yakın zaman önce haftada dört sefer karşılıklı olmak üzere Abu Dabi-İstanbul uçuşlarına başladı. Hizmet anlayışı ve sağlam finans kaynakları ile dikkat çeken Etihad'ın, özellikle süregelen kriz ortamında İstanbul'a uçmaya başlamasını Türkiye'nin krize rağmen talep edilen bir destinasyon olması açısından önemli buluyorum. Atatürk Havalimanı'na filolarındaki en küçük uçak tipi Airbus 320 ile uçmaya başlamış olsalar da, eminim çok yakında dar gövdeli uçak tipinden orta gövdeye geçerek haftada dört olan uçuş sayısını günlük sefere çıkartacaklardır. Zira Etihad yönetimi bunu planlıyor olmalı ki, uzun yıllar Swissair gibi değerli bir marka havayolunda üst düzey satış tecrübe ve birikimine sahip olan Fatoş Kutay'ı Türkiye Genel Müdürü olarak görevlendirmiş durumdalar.
Havayolu'nun Türkiye uçuşlarına başlaması benim için ayrı bir anlam taşıyor. TAV grubunda Pazarlama ve İş Geliştirme'nin başındayken bu havayolunu İstanbul veya Ankara'ya uçmaya ikna etmek için çok uğraşmıştım. O dönemde yeni kurulmuş bir havayolu olarak, filolarında yeterli uçak sayısı olmadığı gibi uçuş izinlerini alabilmeleri de pek mümkün olamazdı. Uçuş izinleri (slot) alabilmek için o tarihte bugünden bile daha tekelci bir zihniyet mevcut idi.
Şu anda ölçeği Emirates kadar büyük olmasa da, iş planı, insan kaynağı planlaması ve kaliteye verdiği önem itibarı ile Etihad'ın çok kısa bir sürede Ortadoğu'nun en önemli üç havayolundan biri olacağına inanıyorum.
Tolga TURGUT
AKŞAM
Yorumlar Tüm Yorumlar (20)