Osmanlı paşalarından biri, istim (buhar basıncı) ile çalışan vapurlardan birine biner, acelesi de vardır. Ama, vapur bir türlü hareket etmez. Paşa öfkelenir, kaptanı huzura alır; “Bre dallama, niye gitmez bu vapur, kimi beklersin?” diye sorar. Zavallı kaptan; “Efendim, motora daha istim gelmedi, istimi belkiyoruz...” der. Paşa bir an düşünür hafızasını tarar; bu istim denen, kendinden daha etkili olan kişi kim olabilir diye düşünür, sonra kendinden daha yetkili biri olamayacağına karar verir. “Benim acelem var, biz şimdi gidelim, istim arkadaki vapur ile gelsin” der.
Bu anekdot size ne düşündürür bilemem ama, bana; bir anda sivil havacılığımızın gelişme sıralamasının, aynen; “İlerleyelim, istim arkadan gelsin” anlayışıyla şekillendiğini anımsattı.
Evet, gerçekten sivil havacılığımızda, istimin arkadan gelmesini isteyen tarzda yapılanma söz konusudur. Özellikle; THY’de deneme-yanılma yöntemlerinin tümü uygulanıyor ve işleyişi aynen çocukların oynadığı yap-boz isimli oyuna benziyor.
Şimdi bu benzetmelerin içini doldurmak ve okuyucuyu bu konuda aydınlatmak gerekiyor.
Yorumlar