Zaman gazetesi köşe yazarlarından Melih Arat bu hafta "Yeni Kapitalistler" adlı yazısının altında Pegasus'un THY'yi nasıl zorladığını yazmış. İşte o köşe yazısı...
2010 PerYön Kongresi'nde konuşan Ali Sabancı, tüm iş dünyasını temelden sarsacak bir konuşma yaptı. Öncelikle zarif bir şekilde holdingleşmiş aile şirketlerini, daha önceden strateji grup başkanı olduğu Sabancı şirketinden başlayarak eleştirdi.
Bu aile şirketlerinin liyakatli seçilmiş insanlar tarafından değil, akrabalık ağının içinde yer almış insanlar tarafından yönetildiğini söyledi. İş dünyasında profesyonel görüntü altındaki "Strateji Raporları"nın geri dönüşümlü kâğıtlara basıldığını belirterek aslında bütün bunların göstermelik olduğunu vurguladı. Aile şirketlerinde sağduyunun değil, akrabalık ilişkilerinin hakim olduğunu, danışmanlık şirketlerinin reçetelerinin aile üyelerine değil, sadece çalışan personel için geçerli olduğunu belirtti.
Amerika'da eğitim görmüş Ali Sabancı, sadece Sabancı Grubu içinde değil, dünyanın her yerinde geçer akçe bir insan olduğu düşüncesiyle 35 yaşında grup içindeki strateji grup başkanlığı görevinden istifa ederek Pegasus Hava Yolları'nı bir girişimci olarak devralmış. Ali Sabancı ve Pegasus'un Genel Müdürü Sertaç Haybat, yeni bir şirket modeliyle Pegasus'u idare ediyorlar.
Pegasus Türkiye'de ilk kez yolcu yerine misafir taşıdığının altını çizen bir şirket. İnsanların ekonomik fiyatlarla da uçabileceğini ispatlayan şirket aynı zamanda Türkiye'nin en büyük havayolu şirketi THY'nin de fiyatlarını aşağıya çekmeye zorladı.
Pegasus'u yeni tip kapitalist yapan şey, tüketiciye sunduğu hizmet ya da ekonomik fiyatlar değil, kazancını çalışanlarıyla paylaşması. Türkiye'de vergi öncesi kârının % 10'unu çalışanlarıyla paylaşan başka bir şirket yok (en azından benim bildiğim kadarıyla). Bu % 10'u daha önce sadece 3 yıldır Pegasus çalışanlarına dağıtırken, Ali Sabancı'nın içinde yer almadığı bir çalışma kurulu, bu kârın Pegasus Hava Yolları'nda sadece 1 yılını tamamlamış herkese dağıtılmasına karar vermiş.
Kârın çalışanlara dağıtılmasının birçok sonucu var. Birincisi, herkes şirket kâr etsin diye uğraşıyor. Sandviç ve su dahil her türlü ikramın ücret karşılığı sunulduğu uçakta, peynirli sandviç kalmamışsa hostes size ton balıklı sandviç de çok güzel diyor. Yakıt havayolu işindeki en önemli maliyet kalemlerinden biridir. Pilotlar ise yakıt maliyetlerini yönetebilme imkanına sahip. Eğer yıl sonu kârı etkileyecekse, nasıl daha verimli bir şekilde uçarım diye düşünürsünüz. Uçakların sabit bir hıza sahip olduğunu düşünenler tamamen yanılıyorlar. Uçakta da gaza basmak mümkün.
Personele dağıtılacak kârın bir üst limitinin olmaması, tüm personelin "Mal Sahabı"na dönüşmesine yol açıyor. "Mal Sahabı" Ali Sabancı'nın sunumunun başlığıydı ve yanlış yazılmamıştı. Her holding ve işletme "Mal Sahabı" için çalışırken, Pegasus Hava Yolları çalışanları, "Mal Sahabı"na dönüşmüştü. Yakında Pegasus Havayolları çalışanlarının kartvizitlerinde unvan olarak "Mal Sahabı" yazarsa şaşırmayın.
Pegasus'un ilk ve gösterişli sıra dışı hamlesi, uçağa binince yapılan can sıkıcı güvenlik anonslarının anaokulu çocuklarının oynadığı bir video film tarafından yapılmasıydı. Sunumda bu çocukların neredeyse tamamının Pegasus personelinin çocukları olduğunu öğrendim. Bundan daha fazla aidiyet geliştirici ne olabilir ki? Pegasus'ta misafirlerden önce, çalışanlar kendilerini "yıldız" gibi hissediyor.
(Zaman)
Yorumlar Tüm Yorumlar (60)