İşte kontrolörlerin ağır dille suçlandığı yazıya Birdal’ın cevabı…
Konuğunuzun THY hakkındaki olumlu görüşlerinin ardından; “Madem ki sizin öve öve bitiremediğiniz THY bu kadar mükemmel, neden bu kadar sık tehir yapıyor?“ sorunuza karşılık Yerdelen’in cevabı, ”Tehir işinde THY’nın hiçbir günahı yok. Günah Devlet Hava Meydanlarına bağlı kuleden kaynaklı. THY çalışanlarının kendilerinden 2-3 kat daha fazla maaş almasını içine sindiremiyor bu insanlar. Diyor ki; “Ben burada çok önemli bir işi yapıyorum. Peki o halde neden bu adamların çok altında maaşlara çalışıyorum?” O nedenle de THY uçaklarını adeta süründürüyor. Bakın yabancı şirketlerin uçaklarının kalkış zamanlarına. Göreceksiniz. Onlara bunu yapmazlar. Daha doğrusu yapamazlar! Çünkü onların derdi THY çalışanlarından kaynaklı. Öncelik yabancılara deyip, her defasında THY’nın uçuşlarını geciktiriyor!” iddialarının hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını belirtmek istiyorum.
Öncelikle bilinmesi gerekmektedir ki; hava trafik hizmetleri kule ile sınırlı olmayıp, kule, yaklaşma ve saha kontrol olmak üzere uçuşun tamamını kapsayan 3 bölümden oluşmaktadır. Bu nedenle yerde kalkış için bekleyen bir trafiğin gecikme nedeni, kalkış sıralaması için bekleme olabileceği gibi, gidiş meydanı ya da transit olarak kat edeceği bir ülkenin hava sahası ile ilgili olarak aldığı bir düzenleme de olabilmektedir. Bunlara ilaveten uçakta meydana gelen bir teknik arıza ya da yer hizmetlerindeki aksaklıklar gibi hava trafik hizmetleri dışındaki nedenlerden kaynaklanan gecikmeler de yaşanmaktadır.
Ülkemizde Hava Trafik Hizmetleri üyesi olduğumuz Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu ICAO kurallarına göre sağlanmakta olup, hava trafik hizmetlerindeki temel kriter emniyettir. Bu kapsamda “hizmet önceliği ilk uçağa aittir/first come, first served” prensibi doğrultusunda, beklenmedik acil durumlar ve kurallarla belirlenmiş öncelikler dışında, hava yolu şirketleri arasında bir ayrım yapılması söz konusu değildir. Planlama ve operasyon safhalarında hava araçlarının milliyeti veya ait olduğu şirkete göre hizmette bir öncelik sıralaması yapılması, kural dışı uygulamalara yol açarak hava trafik emniyeti açısından risk oluşturur.
Hava trafik kontrol ve uçuş emniyetinin sağlanması için mevcut kapasite ve talebin dengelenmesi gereklidir. Bu nedenle talebin kapasiteyi aştığı dönemlerde üyesi olduğumuz EUROCONTROL (Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatı) Merkezi Akış İdare Birimi (CFMU) vasıtasıyla düzenleme (regülasyon) yapılarak kapasite-talep dengesi sağlanmaktadır.
Ancak yapılan bu düzenlemeler havayolu şirketlerine bildirilmesine rağmen, hava yolu şirketleri yoğun olsa da tarifelerine uygun saatlerde uçmayı tercih ettikleri için yerde ve havadaki beklemeler kaçınılmaz hale gelmektedir.
Günlük ortalama 900 iniş-kalkış trafiği ile Atatürk Havalimanı hem Ülkemizin hem de Avrupa’nın en yoğun havalimanlarından birisidir. Havalimanına sefer düzenleyen hava araçlarının günlük 500-550 uçuşu sadece THY tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu rakam ise toplam uçuşun % 65-70’lik kısmını oluşturmaktadır. Benzer şekilde diğer havalimanı ve havaalanlarımızda ise günlük ortalama 250-300 uçuş THY tarafından gerçekleştirilmektedir. Görüleceği üzere hava trafik kontrol hizmeti verilen hava araçları dikkate alındığında, THY uçakları her zaman en büyük oranı oluşturmaktadır.
Bu bakımdan THY uçaklarının her ne sebeple olursa olsun hava trafik kontrol personelince bilerek geciktirilmesi gibi bir şey söz konusu olamayacağı gibi, tam tersine eşitler arasında yapılan sıralamalarda Türk Şirketlerine ait uçaklara öncelik tanınmaya çalışıldığı aşikardır.
Ayrıca yazınızda personelimize hitaben kullanılan üslup ve ifadeler, havacılık sektöründe en kilit görevlerden birini ifa eden hava trafik kontrolörlerini rencide edici, kamuoyu nezdinde küçük düşürücü, bu meslek grubunu hedef göstererek, objektif kriterlerden uzak bulunmaktadır.
Hava araçlarının birbirleriyle, doğal veya suni her türlü mania ile çarpışmadan uçuşlarını temin etmek amacıyla 24 saat boyunca her türlü meteorolojik şartlarda, uluslararası standartlarda hizmet sağlayan hava trafik kontrol personelimizi bilinçsizce itham eden bu tür yaklaşımlar Kuruluşumuzca kabul edilemeyeceği gibi, hava trafik kontrolör camiasını da psikolojik olarak olumsuz etkileyen, kamu oyunu yanlış bilgilendirmeye yönelik girişimler olarak değerlendirilmektedir.
Bu değerlendirmeler ışığında kamuoyunda oluşabilecek yanlış algılamaları önlemek açısından gerekli hassasiyeti göstererek uygun düzeltmeleri kamuoyu ile paylaşmanızı rica ederim. Selam ve saygılarımla.
Orhan BİRDAL
DHMİ Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür
Yorumlar Tüm Yorumlar (40)