Akşam gazetesi köşe yazarlarından Oray Eğin, Türk Hava Yolları'na rötarlar konusunda isyan edenleri haksızlık yapmakla suçladı. İşte Eğin'in THY'yi savunarak yazdığı köşe yazısı...
Havanın 36 derece civarında olduğu boğuk bir yaz günü JFK'den LHR'a uçmak için havalimanına doğru yola çıktım. 45 dakikalık yolda birden güneş bulutların arkasına saklandı, şehrin rengi griye döndü. Ve yağmur başladı. Uçuşuma bir saat vardı, kapıya gittim ve o sırada ekranlara baktım. Bazı uçuşlarda rötar görünüyordu, pek çok başka seferle beraber bir sonraki Londra uçağı da iptal edilmiş.
Kapıda birkaç kere anons yapıldı, süresi belirlenmeyen bir rötar duyurdular. Yarım saat sonra ise yeni bir anonsla hepimizi uçağın içine aldılar.
O gün JFK'deki Delta uçağında tam üç buçuk saat kımıldamadan bekledik. Regülasyonlara göre bekleme süresi dört saatin üstüne çıkınca yolcuların bazı hakları doğuyor, 'Bu hakların da farkındayız ama dört saati bulmadan kalkmış olacağız' diye de bir anons yapıldı.
Dünyada sınırların kalktığını düşünüyoruz ama iki büyük metropol arasında yolculuk yapmak bile zorlaşıyor; hava taşımacılığının daha iyiye gitmesini beklerken daha kötüye gidiyor, hem doğa engel oluyor, hem de yeryüzü doğanın sürprizlerine yeteri kadar hazırlıklı değil.
Geçenlerde gazetede okudum, JFK'de yine bir saat rötar yapmış bütün uçaklar. Çünkü pistten kaplumbağalar geçiyormuş, bir görevli bir saat boyunca onları toplamış.
Yılımın azımsanmayacak bir bölümü havada geçiren, zaman zaman mecburen Delta gibi asgari insani standartların bile altındaki seviyede havayollarını kullanan biriyim.
Bu yüzden ne zaman THY'ye yönelik eleştiriler okusam sanki muhatabı benmişim gibi bozuluyorum, üzülüyorum.
Geçen hafta rötar konusunda önce İsmail Küçükkaya, sonra da Fatih Çekirge isyan edince bendeki THY'yi ve IST'i savunma refleksi devreye girdi.
THY'nin kusurları yok mu, elbette var. En büyük sorunu istikrar. Hiçbir uçuşta standart yok: Birinde çok iyi servis var, diğerinde yok, birinde güleryüzlü personel, diğerinde aklı beş karış havada, birinde kabin ısısı tam yerinde, diğerinde aşırı sıcak, bir uçuşta koltuk aralıkları makul, diğerinde dar...
IST de problemli bir havalimanı, kuşkusuz THY'nin büyümesiyle beraber 'köprü' hub olma görevini tam anlamıyla yerine getirmiyor. Ama aynı zamanda da pratik bir havalimanı IST: Güvenlikten geçip uçağa bindiğiniz süre kısa, aynı şekilde inip bagajı alıp dışarı çıktığınız süre de.
Hava trafiği yaz aylarında artınca IST'de de rötarlar kaçınılmaz oluyor.
İsmail Küçükkaya geçen hafta Ankara-İstanbul arasındaki uçuşlarda Emine Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun da mağdur olduğunu aktarıyordu.
Rötarın önüne geçmek imkansız. Yeni pist yapmak bile, tıpkı Boğaz'a yeni bir köprü kurmak gibi geçici bir çözüm olur. Bir gün gelir o pist de yetmez.
Öncelikle hava yolculuğunun tek medeni ulaşım biçimi olduğu ezberini kafamızdan atmamız gerek.
(Oray Eğin - Akşam)
Yorumlar Tüm Yorumlar (10)