Ne zaman Amerika içinde bir yolculuk yapmaya kalksam mideme ağrılar girer. Amerikan havayolları son 10-15 yıldır ciddi bir düşüş, hatta batma tehlikesi içinde; herkesin malumu. Bu yüzden de maliyetleri kıstıkça kısıyorlar, nereden tasarruf ederlerse oradan tutturmaya çalışıyorlar. Sonuç: Kabinde sadece içecek servisi, dar koltuk araları ve dökülen uçaklar.
Hiçbir şirketin de diğerinden farkı olmadığı için bu kötü tecrübeyi yaşamak zorunda kalıyorsunuz.
Önceki gün şansım döndü ve nihayet Amerika içi bir uçuştan memnun ayrıldım. Anlatacağım bazıları için eski gelebilir, ama benim açımdan ilginç bir iş modeli olarak tekrarlamaya değer.
Bundan birkaç sene önce JetBlue adlı bir uçak şirketi adını duyurmaya başladı. Thomas Friedman'ın 'The World is Flat' (Dünya Düzdür) kitabında da bahsettiği bir şirket. Rezervasyon hattı dediğiniz çalışanların evi. Ofisi, call center'ı, genel merkezi yok gibi. Büyük şirketlerin para döktükleri yerlerden kısıyorlar, her şeyi İnternet ve bilgisayarlar üzerinden götürüp tasarruf ediyorlar.
JetBlue, kısa süre içinde Amerikan havayolları şirketlerinin önermediği her şeyi sunmaya başlayınca patladı. Koltuklar daha genişti, üç bavul taşımanıza izin veriyorlardı ilk başlarda. Ancak uçtuğu havaalanı sayısı da kısıtlıydı.
Geçtiğimiz sene New York'un JFK Havaalanı'nda kendine ait bir terminale kavuştu JetBlue. O kadar popüler olmuştu, o kadar çok yolcu taşımaya başlamıştı ki Terminal 5 bir zorunluluk halini aldı.
Amerikan havaalanları genelde dökülür, bizim otobüs garlarından farksızdır, havaalanı gündelik hayatın bir parçası olduğu için üzerinde pek durulmaz, pek yatırım yapılmaz. Lüks havaalanı Avrupa'ya özgüdür...
Terminal 5 de tıpkı Heathrow ya da BCN gibi insanın uzun uzun vakit geçirebileceği bir yer olmuş. İç mekan tasarımı da çarpıcı... Yemek yerleri, Borders vs...
Ve JetBlue, böyle böyle giderek Amerika'nın havayollarının kaybolan itibarını geri kazanmak için uğraşıyor.
Önceki gün Chicago'nun O'Hare Havaalanı'ndan New York JFK'e JetBlue'yla uçtum. Daha evvel neden bu havayolunu kullanmadığıma hayıflanarak...
JetBlue'da uçağa binmeden önce ve sonra her şeyi satın alabiliyorsunuz. Daha geniş koltuk arası isterseniz 10 dolar fark veriyorsunuz, uçakta içki içecekseniz 6 dolar. Üşüdüyseniz battaniye ve yastık 7 dolar. Kulaklığınız yoksa 2 dolar. Ancak bütün satın aldıklarınız sizde kalıyor. İkinci valiziniz varsa 30 dolar...
Kısacası 'Param var, derdim yok' sistemi geçerli...
Koltuklarda DirecTV sistemi var ve canlı televizyon yayını izleyebiliyorsunuz. Ben tam JFK'e inerken harika bir Simpsons bölümüne denk geldim; Homer'ın tacizci olarak kadın hakları örgütlerinin hedefi olduğu...
İlginç şeylerden biri de uçağa bindiğinizde ilk anonsu pilotun bizzat yapması: Cockpit'ten çıkıp, eline mikrofonu alıp mizahi bir dille uçuş hakkında bilgi veren... Pilotu sadece 'duyduğumuz bir ses' olmaktan çıkarıyorlar böylece. Bu JetBlue geleneğinin parçasıymış.
Uçak biletleri her şirkette olduğu gibi 'önce alan ucuza alır' esasına dayalı. Sona kalan daha fazla para ödemek zorunda kalıyor.
Bagaj servisleri de mükemmel. Uçağın ikinci sırasında oturuyordum, dolayısıyla ilk çıkanlardan biriydim. Bagaj bandına geldiğim anda valizimi alıp hemen çıkabildim havaalanından.
JetBlue'da uçarken Türkiye'de de sayıları giderek artan özel havayolu şirketleriyle bu Amerikan firmasını kıyasladım doğal olarak... Bu modelin mükemmel bir şekilde uygulanabileceğini düşündüm.
JetBlue'nun ardından diğer şirketler de yolcularına benzer hizmetleri sunmaya başladılar. Özellikle de koltuk arasının genişliğine göre para vermek daha fazla talep görüyor...
Avrupa havayollarının İstanbul çıkışlı uçuşlarının çoğu rezalet, Türk Hava Yolları hepsinden daha iyi... Ama hiçbiri, hatta THY'nin kısa menzil business class'ı bile, JetBlue kadar rahat değil.
Evet, belki her şey için para ödeniyor ama sonunda da insan parasının karşılığını almanın tadını yaşıyor.
Kendimi bildim bileli havayollarına ve havaalanlarına ilgi duymuşumdur. Bir zamanlar PanAm, TWA bayraklarının dünyanın belli başlı havaalanlarında dalgalandığı günleri hayal meyal hatırlıyor gibiyim. Çocukken NY'a PanAm'la uçarken yaşadığım harika tecrübeyi de...
Şimdi öyle görünüyor ki JetBlue bu kıtada yaşadığı tecrübeyi, dünyaya da taşıyacak.
Oray EĞİN
AKŞAM
Yorumlar Tüm Yorumlar (17)