Havacılık sektörüyle 1972 yılında Türk Hava Yolları'nda tanışan ve 2005 yılının Temmuz ayından bu yana HAVAŞ Genel Müdürlüğü yapan Müjdat Yücel, Uçak Teknisyenleri Derneği (UTED) Onursal Başkanı Sefa İnan'ın hazırlayıp sunduğu Kara Kutu programına konuk oldu.
HAVACILIK SEKTÖRÜNE GİRİŞİ
Gençlik yıllarında havacılık camiasına girdiğini söyleyen HAVAŞ Genel Müdürü Müjdat Yücel, “Aileden gelen bir durumdu bendeki havacılık sevdası. Ağabeyim (Sadık Yücel) o dönemde Türk Hava Yolları’nda kaptan pilot olarak görev yapıyordu. Bende uçakları çok seviyordum ve onlara daha yakın olabilmek için sektöre ilk girerken tercihimi teknisyen olmaktan yana kullandım. İlk tecrübelerimi orada edindikten sonra bana daha uygun bir yer olarak düşündüğüm ve 1,5 yıllın ardından THY’nin harekât servisinde çalışmaya başladım” dedi.
O dönemde THY’ye girmenin hiç de kolay olmadığını ifade eden Yücel, kendisinin Türk Hava Yolları’na adım attığı dönemde zorluk seviyesi yüksek sınavlardan geçtiklerini ve kendisinin de işe alındığı dönemde çok sayıda kişi sınava girmesine rağmen 20-30 kişinin işe alındığını söyledi.
“BİR DAİRENİN İÇİNDE KALMAK BIKKINLIK VERİR”
Harekât departmanında çalıştıktan sonra da kendisi için çok daha cazip görünen Yolcu Hizmetleri’ni tercih ettiğini belirten Müjdat Yücel, “Havacılık sektöründe sürekli bir daire içinde kalmak bazen bıkkınlık yaratabiliyor. Bende böyle bir şey yaşadım ve daha önce görev yaptığım alanlarla alakasız olan THY Yolcu Hizmetleri’ne geçtim. Uzun bir sürenin ardından hiç bilmediğiniz bir alanda çalışma konusunda sıkıntılar çekiyorsunuz. Bende bu geçiş sonrasında özellikle Bilet Satış Eğitimleri’nde zorlandım ama yine de başarılı olduğuma inanıyorum” şeklinde konuştu.
“THY’YE KABUL EDİLİŞİMDE ABİMİN ETKİSİ OLMUŞTUR”
Sefa İnan’ın sorularına açık yüreklilikle cevap veren HAVAŞ Genel Müdürü Müjdat Yücel, Türk Hava Yolları’na girmesinde ağabeyinin etkisi olabileceğini belirterek, “THY’ye kabul edilişimde ağabeyimin aynı şirkette kaptan pilot olması mutlaka etkili olmuştur. Soyadımızın varlığının da etkisi vardır. Ama şunu içtenlikle söyleyebilirim ki ağabeyimin bu gelişmelerden hiç haberi bile olmamıştır. Hatta çok ilginç bir nokta, Uzun yıllar ağabeyimle aynı şirkette görev almamıza rağmen bir kez olsun aynı uçakta uçmuş değiliz” dedi.
İnan’ın o dönemlerde THY’de bir “kaptan hegemonyası” olduğunu belirtmesi üzerine Yücel, “Evet o dönem için öyle bir şey söylemek mümkün ancak bu kötü bir şey değildi. Kaptanların görevlendirilmelerinin en büyük nedeni olarak aynı kaderi paylaşan insanlar olmasını görüyorum” ifadelerini kullandı.
DIŞ HİZMET MACERASI
Türk Hava Yolları’nda Dış Hatlar Şefi olduğu dönemde sorumluluğunun oldukça fazla olduğunu ifade eden HAVAŞ Genel Müdürü Müjdat Yücel, “O dönemde bizim üstümüzde Vahdet Kaptan vardı. O, beni görüşmek üzere çağırdı ve son 3-4 günlük raporları hazırlayıp yanına gittim. Bilmediğim bir sıkıntı var diye düşünüyordum. Ama beklediğim olmadı. Vahdet Kaptan bana, yurtdışına gidip gidemeyeceğimi sordu. Bende buna karşılık çalışmamdan memnun olup olmadıklarını sordum. Memnun olduklarını, bu sebeple de beni Singapur’a göndermek istediklerini söyledi. Bu şekilde yurtdışı maceram başladı” şeklinde konuştu.
Singapur’a gittiğinde şok yaşadığını söyleyen Yücel, 16-17 derecelik bir sıcaklıktan 38-40 derece sıcaklığı olan bir şehre gittiğini ve sıcaktan bunaldığını ifade etti.
YOLCULAR CAN YELEKLERİNİ ÇALMIŞ!
İnan’ın Yücel’e o günlerden kalan bir anısı olup olmadığını sorması üzerine, Singapur’da filmlerde gördüğü New York’un bir prototipini gördüğünü belirten Müjdat Yücel, Singapur’da başına gelen bir olayı da anlattı.
Yücel, “Uçaklar o zaman tarife gereği Çarşamba günleri gelip Perşembe günleri geri gidiyordu. Oradan kalkış yaptığınız zaman okyanusu geçmeniz gerekiyordu. Yine Singapur’dan kalkan bir uçağımız vardı ve Kaptan Halim Gündüz, “Uçakta 68 adet can yeleği eksik” dedi. Gündüz Kaptan, bu şekilde uçamayacağını söyledi. Kalkmaması güzel bir davranış ama o dönemde 195 yolcuyu nerede ağırlayacaktık. Aradık taradık teknisyen de yok. 2 saat rötar verdik. Singapur Havayolları’nı aradık, ilk olarak “veremeyiz” dediler. Çok zorladık. Bir yetkili “Teknik Müdürü aramam lazım” deyince aradık ve çıkmazda olduğumuzu söyledik. İkna edince, “Veririz ama üzerinde şirket logomuz var. Bir sonraki uçuşta geri getirmelisiniz” diyerek verdiler. Ve sağolsunlar onların sayesinde o gün 3,5-4 saatlik bir rötarın ardından uçuşu gerçekleştirebildik” dedi.
Daha sonra olayı araştırdıklarını ve şaşkınlık veren bir gerçeği öğrendiklerini söyleyen Yücel, durumu şöyle özetledi: “Sonra olayın nedenini araştırdım. Ve çok ilginç bir gerçekle karşılaştım. Bombay’a giden yolcular uçaktan inerken, günlük yaşamlarında kullanmak üzere uçak içerisindeki can yeleklerini çantalarına koyup iniyorlarmış. Bunun ardından her uçuş sonrası uçakların kapıları açılmadan can yeleği kontrolü yapmak zorunda kaldık.”
TAHRAN VE NEW YORK
14-15 aylık geçici Singapur görevinin ardından Tahran’da göreve başlayan Müjdat Yücel, savaş döneminde geçen o zorlu günleri anlattı.
HAVAŞ Genel Müdürü Yücel, Tahran’a gittiğinde İran-Irak savaşı olduğunu ve kendisinden önce göreve tayin edilen 2 kişinin tayin kararını durdurarak gitmekten vazgeçtiğini ancak kendisinin görevi ilk teklifte kabul ettiğini söyledi. Yücel, “Tahran’a gittiğimde savaş vardı. Benden önceki iki arkadaşım Tahran’a çıkan tayinlerini iptal etmişler. Ben gittim ve 1 ay sonra seferlere başladık. Savaş döneminin de etkisiyle uçuşlarımızı Azerbaycan üzerinden yapıyorduk ve menzil sorunu nedeniyle uçuşlarımızı A310 tipi uçaklarla yaptık. O dönemde bombalar yağmaya başlayınca ailemde yanımda olmadığı için ölüm korkusuyla yaşamak zorunda kaldım. Şuan saçlarımdaki beyazlar ilk olarak Tahran’da ortaya çıktı. Eğer o günleri yaşayacağımı bilseydim belki de o zaman soyadımı kullanır ve Tahran görevine gitmemeyi denerdim” dedi.
Yaklaşık olarak 1 buçuk yıl Tahran’da görev yaptıktan sonra New York’a tayini çıktığını söyleyen Yücel, Cem Kozlu’nun Tahran’a ziyarete gelişinin 1 gün öncesinde bu olay herkes tarafından o atama Kozlu’nun ziyaretine bağlandığını söyledi.
New York döneminin kendisine çok fazla şey kattığını belirten Müjdat Yücel, “Orada öyle bir sistemle karşılaştım ki, otoriteyi görmeseniz bile daima hissediyorsunuz. Örneğin; orada bize tahsis edilen kartlarla aprona girebilme imkânımız vardı. Ama en ufak bir yanlışta FAA, bir daha havacılık sektöründe çalışmanızı yasaklıyordu. Bu derece güvene dayalı bir sistem vardı” şeklinde konuştu.
“HAYATIMIN EN BÜYÜK EĞİTİM SÜRECİ”
New York dönüşünde THY’de bir devrin kapanıp yeni bir devrin açıldığını ifade eden HAVAŞ Genel Müdürü Müjdat Yücel, “Bizim görev yaptığımız departman, Uçuş İşletme ve Yer İşletme olarak ikiye ayrıldı. Ben beklemediğim halde THY Yer İşletme Başkanı oldum. Bu dönem benim için en önemli eğitim süreci oldu diyebilirim” şeklinde konuştu.
HAVAŞ DÖNEMİ
Sefa İnan’ın 1987 yılında, gece yarısı operasyonuyla HAVAŞ’ın devreye sokularak THY araçlarına bir anda HAVAŞ logosu basıldığını ve o şekilde faaliyetlerine başladığını hatırlatması üzerine, Müjdat Yücel, “Evet o dönem öyle bişey yaşanmıştı ancak b en o yıllarda yurtdışında olduğum için gelişmelerin detaylarını pek bilmiyordum. İkram hizmetleri USAŞ’a, Yer Hizmetleri de HAVAŞ’a verildi” dedi.
HANGİSİ DAHA UCUZ?
Türkiye’de fiilen iki yer hizmeti şirketi bulunduğunu söyleyen Yücel’e “İki şirket var. HAVAŞ ve ÇELEBİ olarak ortak karar alıp bu alanda tekelleşmeye gidebilirsiniz” şeklinde yanıt veren Sefa İnan, “Hangi şirket daha uygun fiyatlarla hizmet veriyor?” diye sordu. İnan’ın bu sorusu üzerine Yücel, “Biz istediğimiz gibi bir fiyat belirleme lüksüne sahip değiliz. Zaten böyle bir durumda, şirketler kendileri cüzi miktarlar karşılığında ruhsat alıp kendileri bu hizmeti sunabilirler. Nitekim Pegasus buna benzer bir şeyi yapıyor” dedi.
“BİZ DE DENETLENİYORUZ”
Hiçbir şekilde tekelin mümkün olmadığını üzerine basa basa söyleyen Yücel, “Bizler de denetleniyoruz. Havayolları bize bağımlı değil, karşılıklı memnuniyete dayalı olarak çalışıyoruz. Bu sebeplerden dolayı maliyetleri düşürmemiz gerekiyor. Tabi ki maliyetleri düşürürken kaliteden ödün vermemek şartıyla... Bunun yanı sıra hem havayolu şirketleri hem de yolcuları anketler aracılığıyla bizim verdiğimiz hizmetlerden güler yüzümüze kadar değerlendirmelerde bulunuyorlar” şeklinde konuştu.
“İŞİNİZİ İYİ YAPMAZSANIZ, YERİNİZİ BAŞKASI ALIR!”
Havayolu şirketlerinin daima irtibat halinde olduğunu ve gün içerisinde yer hizmetleri şirketleri hakkında bilgi alışverişinde bulunduklarını belirten HAVAŞ Genel Müdürü Müjdat Yücel, “Havayolu şirketleri oturup bizi tartışabiliyor. Ama ne yazık ki rekabet ortamında bizim oturup havayollarını tartışabileceğimiz bir durum söz konusu değil. Siz işinizi doğru yapmazsanız yerinizi bir başkası mutlaka alır” ifadelerini kullandı.
“BİZE RAKİP ÇIKMASI ZOR!”
Kara Kutu programını hazırlayıp sunan UTED Onursal Başkanı Sefa İnan’ın, HAVAŞ ve ÇELEBİ gibi köklü iki şirketin bulunduğu bir pazara yeni bir şirketin girmesinin mümkün olup olmadığını sorusuna Yücel şu şekilde yanıt verdi:
“HAVAŞ ve ÇELEBİ gibi geçmişi uzun yıllara dayanan iki güzide şirketin olduğu bir ortamda 3’üncü bir şirketin sıfırdan bu pazara girmesi hiç de kolay değil. Hizmetin kalitesinden aldıkları keyfi 3. bir şirketten alamayabilirler. Olaya farklı bir açıdan bakmak gerekirse, siz uzun yıllardır kullandığınız bir arabayı farklı ve piyasaya yeni girmiş bir marka ya da modelle değiştirmek istemezsiniz. Bizim işimize de böyle bakılabilir.”
TURKISH GROUND SERVICES (TGS)
Türk Hava Yolları’nın ortak yer işletme şirketi kurması için ihale açmasına değinilen programda, Yücel, “THY büyük düşünüyor. Daha çok ana iş konusuna yönelmek istiyorlar. Bu sebeple böyle bir proje gündeme geldi. Ütopik bir düşünce olsa da “Ekip planlamayı bile dışardan alabiliriz” diyorlar” şeklinde konuştu.
TGS’nin tamamen bağımsız bir şirket olacağını söyleyen HAVAŞ Genel Müdürü Müjdat Yücel, Sefa İnan’ın “Yer Hizmetleri işi bu kadar karlı mı ki, hem HAVAŞ hem de ÇELEBİ bu iş için yoğun çaba sarf ediyor?” sorusu üzerine, “Hayır. Bu talep, işin karlılığından çok Türk Hava Yolları’nın yurtdışında uçtuğu noktalarda da iş yapabilme imkânı olduğu için diyebiliriz” dedi.
TAKSİCİLER TEKEL OLMAK İSTİYOR!
Havalimanı taksileri ile aralarında yaşanan sıkıntıları gündeme getiren Sefa İnan’ın “Neden taksicilerle HAVAŞ arasında böyle sıkıntılar yaşanıyor?” sorusuna Yücel, “Taksiciler, havalimanında onlardan başka ulaşım imkânı olmasın istiyorlar. Ama düşünün ki 90 YTL verip yüzlerce kilometre uzaktan uçakla geliyorsunuz. Havalimanına indikten sonra Kadıköy’e gideceksiniz ve düşünün ki sadece taksiler var. Mecburen bunun için 60 YTL gibi bir ücret ödemeniz gerekecek. Bu hoşunuza gider mi? Tabi ki gitmez... Kaldı ki biz fiyatlarımızı dahi kendimiz belirlemiyoruz. Ulaştırma Bakanlığı’nın ilgili birimlerince yapılan denetimler sonrası belirleniyor” şeklinde yanıt verdi.
Sefa İnan'ın hazırlayıp sunduğu ve her hafta Pazartesi akşamları Airport TV ekranlarında izleyicilerle buluşan Kara Kutu programı önümüzdeki hafta Pegasus Havayolları Genel Müdürü Sertaç Haybat'ı konuk edecek.
Yorumlar Tüm Yorumlar (19)