Pilot işten atılmış, tepki olarak THY pilotları bir günlük işi bırakma eylemine kalkışmıştı. Bu haberi okurken, VIP yolcuların siyasal kimliği ve ayrıcalıkları gözümün önüne geldi ve ilk tepkim "Pilot kovmakla iyi etmiş" oldu. Ancak, geçen gün yaşadığım bir olay, tüm ön yargılarımı alt üst edip, beni "Acaba VIP yolcuların günahını mı alıyorum?" noktasına getirdi. Nasıl mı? Anlatayım...
24 Temmuz 2008 günü saat 19:00 uçağıyla İstanbul’dan Ankara’ya dönüyorum. Altıncı sıradaki yerime oturup, uçak kapısının kapatılmasını beklerken, hemen yanımda, bir diğer değişle orta sırada oturan yolcu, görevli hostese sıkıntısını anlatıyor. Oturduğu koltuğun sırt kısmının geriye doğru yattığını ve bir türlü dik durmadığını söylüyor. Adamcağız bir eliyle VIP’le ekonomi sınıfı ayıran perdenin çerçevesine tutunuyor, diğer yandan da hostese oturduğu koltuğun arızalı olduğunu açıklamaya çalışıyor. Hostes "Bir dakika" diyerek gidiyor ve kısa süre sonra tekrar yanımıza gelip, "Maalesef uçak dolu, yapacak bir şey yok" diyor. Arızalı koltuktan her haliyle rahatsız olan yolcu, bu kez kabin amirini çağırmasını istiyor.
UÇAK HAVALANIRKEN YOLCULAR KUCAK KUCAĞA
"Tamamdır, kabin amiri durumu düzeltir. Uçağın business bölümündeki koltukların büyük kısmı boş ve en azından oraya alırlar" diye içimden geçiriyorum. Ancak, kabin amiri de aynı tepkiyi verip, "Uçak havalandıktan sonra bakarız" diyerek yanımızdan ayrılıyor. Uçak gökyüzüne doğru yükselirken yapılan anons ise olayın tuzu biberi oluyor. "Lütfen emniyet kemerinizi bağlayın, önünüzdeki masaları kapatıp, koltuklarını dik duruma getirin"
Koltuk komşum için emniyet kemeri ve masa tamam da, koltuk bir türlü dik duruma gelmiyor. Üstelik uçak havalanırken neredeyse arkadaki yolcunun kucağına kadar yatıyor. Anlayacağınız tam bir rezalet ve uçuş güvenliğini ihlal eden bir durum. Adamcağız, káh koltuk kenarına, káh perde kornişine, kimi zamanda bizim kolumuza tutunup, yükselişin tamamlanmasını bekliyor. Uçak yeterli yüksekliğe ulaşınca da kabin amiri ve hostes yanımıza geliyor ve dalga geçer gibi; "Efendim arka sıralarda boş bir yer bulduk. İsterseniz sizi oraya alabiliriz" diyor.
ŞİKAYET YANIT BULACAK MI?
Bu durumda tek çare var, THY dergisindeki şikáyet bölümü sayfasını doldurup, sıkıntıları dile getirmek. Zira daha yolcular alınmadan o arızanın bulunup, onarılmamış olması bir hatayken, uçuş personelinin yolcunun güvenliğini sağlamaması ikinci büyük hata. İşin rahatlığı ve konforu ise çoktan göz ardı ettiğimiz bir durum.
Bakalım kaptan pilot ile VIP yolcu konusunda çok hassas davranan THY yönetimi, koltuk komşumun el yazısıyla doldurduğu bu şikayet mektubunda aynı refleksi gösterecek mi?
SARHOŞ KIZLAR UÇAKTA TERÖR ESTİRMİŞTİ
Geçenlerde Yunanistan’dan İngiltere’ye giden bir uçakta sarhoş İngiliz kızların olay çıkardığına yönelik bir haber okumuştum. İçerikte, uçak 9 bin metre yüksekteyken kızların hava almak için çıkış kapısına yöneldiği ve personelin zor engellediği vardı. Aklıma yaklaşık üç yıl önce yaşanan benzer bir olay geldi.
Tarih 15 Temmuz 2005... Saat 23.45... Ankara-Antalya seferini yapacak olan THY uçağı aprondan ayrılıyor ve pist başına ulaşmaya çalışıyordu... Havalanmaya hazırlanan uçakta ışıklar sönmüş, görevli hostesler bile kemerlerini bağlamış durumdaydı... Bu esnada uçağın arka sıralarından bağrışmalar geliyordu. Pilot, bu olağan dışı durum nedeniyle uçağın motorlarını durduruyor ve tekrar iç ışıklarını yakıyordu. O esnada hostesler arka bölüme doğru koştururken, kaptan pilot da kokpitten çıkıp, kabin görevlilerin yanına ulaşıyordu.
Arka sıralarda oturan iki Rus kız, seslerinin dozajını daha da arttırarak hosteslerle tartışıyor, diğer yolcular da tedirgin bir şekilde yerlerinden kalkmış, olup biteni izliyordu. Zaten işin aslı da az sonra anlaşılıyordu.
Uçağa bir hayli sarhoş binen Rus kızlar, önce yanlarında oturan erkek yolcuya küfredip, tacizde bulunuyor, bununla da yetinmeyip, işi daha da ileri götürerek, ön sıradaki diğer erkek yolculara el ve bacak hamleleriyle saldırıyorlardı. Pilot ve kabin görevlilerinin bütün gayretine rağmen sakinleşmeyen Rus kızları dizginleyen ise yardıma çağrılan havalimanı polisi oluyordu. Kızları yaka paça uçaktan indiren polis, işlem yapmak üzere gözaltına alıyordu. Uçak da, yaklaşık bir buçuk saatlik rötardan sonra havalanmayı başarıyordu.
Sarhoş yolcu denince aklıma hep bu olay gelir ve "Ya uçak havadayken sapıtsalardı, halimiz ne olurdu?" diye içimden geçiririm.
Erdal İPEKŞEN
Yorumlar Tüm Yorumlar (6)