İzmir ile Atina, geçtiğimiz günlerde önce Sunexpress, ardından da Pegasus-İzair ortaklığındaki uçuşlarla, tam 18 yıl aradan sonra birbirine bağlandı. Bugüne dek yazdığımız bazı yazılarda, bu uçuşların İzmir açısından önemine değinmiştik.
Hatta bu uçuşların, iktisadi karşılığını bulmadığı, yani evrensel doluluk oranlarına ulaşmadığı takdirde, kaldırılma riskinin ortaya çıkacağını, bunun da İzmir açısından bir "inandırıcılık" sorunu yaratacağını vurgulamıştık. İstenen düzeyde bir doluluğu yakalamak için ise hem Atina'da, hem de İzmir'de uçuşların tanıtımının yapılmasının önemine değinmiştik. Ayrıca turizm acentelerinin devreye girmesinin; İzmir-Atina, Atina-İzmir turlarının düzenlenmesinin getireceği katkıyı belirtmiştik. Şimdi gelinen noktaya bakalım:
İzmir-Atina, Atina-İzmir arasında; her iki havayolu şirketi de haftanın iki günü uçuş gerçekleştiriyor. Ama her iki noktadan da uçuşlardaki doluluk oranı, henüz yüzde 50'ye bile ulaşmış değil. (Hatta yüzde 20 ile 30 arasında olduğu öne sürülüyor.)
Gelen bilgiler, yine Türk Hava Yolları'nın da bu somut durumu gözlediğini, Aralık ayında başlaması planlanan İzmir-Atina uçuşlarının, bu doluluk oranları karşısında tamamen iptal edilmesinin düşünüldüğünü yansıtıyor.
Diyelim ki bu süreç, böyle hiçbir değişiklik göstermeden devam etti. Bir sene dolduğunda gerçekleşecek tablo, bu hatların tamamen kaldırılmasıdır. Eğer iktisadi nedenlerle bu uçuşlar kaldırılırsa, İzmir için prestij kaybı olacak ve İzmir'in inandırıcılık sorunu ortaya çıkacaktır.
Avrupa Birliği'ndeki Yunanistan'ın başkenti Atina bundan ne kaybeder? Bu elbette onların bileceği iş. Ama İzmir'in kendisine en yakın ülkenin merkezi konumundaki Atina ile bağının kopması; hem iki taraf için getireceği ticari potansiyel, hem de turizm açısından ciddi kayıptır.
İzmir çok ciddi turizm potansiyeline sahip. Bu potansiyelin bir yerlerden harekete geçmesi gerekiyor. İşte Atina da, bu potansiyeli harekete geçirecek çok önemli bir nokta. Yani Atina uçuşlarını, İzmir turizminde bir ateşin yakılması olarak görmek gerekiyor. Çünkü bu uçuşların bir yönde dolması bile, İzmir turizminin canlanmasında kıvılcım rolü oynayacak.
Bu açıdan başlangıçta Türk tarafında vize sorunu genel anlamda sürdüğü için, en azından Atina-İzmir hattının zorunlu doluluk oranlarına ulaşması, uçuşları rahatlatacak bir faktör. Bunun için de İzmir'in Atina'da hem kamu eliyle, hem de acentelerin turları merkezinde kent tanıtımını ve uçuşların genel tanıtımını yapması gerekiyor. Bu konuda daha aktif olunmalı. Çünkü Atina'da özellikle Anadolu kökenli çok sayıda insan yaşıyor. Bu insanlar Atina'dan İzmir'e gelerek, bu kentin belleğinde, kendi köklerine de yolculuk yapıyorlar, yapmak istiyorlar. İzmir ayrıca Atinalılar için turizmde çok güzel bir hafta sonu destinasyonu da olabilir. Tanıtım, işte bunların gerçekleşmesi için çok önemli. Bu iş pazarlanmaz ise sonuç almak zor.
Konuya İzmir-Atina açısından yaklaştığımızda ise en önemli engelin vize olduğunu görüyoruz. Yunanistan'ın İzmir Başkonsolosluğu'nun, bu konuda çok gayretli olduğuna, ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığına tanık oluyoruz. Yani Türk turizm acenteleri için konsolosluğun bu konudaki çabası avantaj.
Ama yine kulağımıza fısıldananlar, İzmir'deki bazı önemli acentelerin geçmişte yaptıkları söylenen hatalar nedeniyle, vize konusunda kara listede olduğunu gösteriyor. Bu sorun da, eminiz acentelerin vereceği sözlerle, karşılıklı diplomatik iyiniyetle çözülecektir.
Özetle, Atina uçakları dolarsa bu işin gerisi gelir, başka önemli kentlere de direk uçuşlar konur. Ancak bu uçaklar dolmazsa, İzmir'e ilgi giderek azalacaktır. Gelecekte talep yetersizliği nedeniyle gerçekleşecek olası uçuş iptalleri ise turizmde kendisine çıkış yolu yaratmak isteyen İzmir için hiç hoş olmaz. Şimdilik uçuşları gerçekleştiren firmalar çok sabırlı, ama bu sabırları en çok bir yıl sürer. Konuya Nasreddin Hoca hikayesi gibi, özellikle testi kırılmadan dikkat çekeyim istedim.
Ünal Ersözlü
Sabah Gazetesi İzmir Temsilcisi
Yorumlar Tüm Yorumlar (8)