Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Hamdi Topçu şirketin bu yıl yapacağı atılımları anlatıyor:
“Şu an 134 uçağımız var, yıl sonunda 157‘ye ulaşacağız. Cumhuriyet’in 100’üncü yılında, 2023’te hedefimiz 250 uçağa ulaşmak. Şu an 157 noktaya uçuş yapıyoruz, yıl sonunda 168 olacak. Hem uçuş noktamızı artırıyoruz hem de uçuş sayımızı. Mesela Suriye’ye 2003’te haftada 4 sefer yapılıyordu, iki ülke arazında vizelerin kalkması, ilişkilerin düzelmesiyle birlikte sefer sayımızı 36’ya çıkardık.”
İnşallah bir daha facia başına gelmez ama her kazada personelin ağır iş yükünden söz ediliyor. Hamdi Topçu‘ya soruyorum:
“1700 kokpit ekibimiz var, 650’si kaptan pilot. Filo hızla büyüyor. Eskiden pilotların yüzde 100’ü hava kuvvetlerinden sağlanıyordu. Bu oran şimdi yüzde 7’ye düştü. Haziran ayına kadar 300 yabancı kaptan pilot THY ekibine katılmış olacak. Şu an yabancı kaptan pilotların sayısı 140.”
Çalışma saatleri?
“Ekibini en az uçuran havayolu şirketlerinden biriyiz. Sivil Havacılık kuralı hosteslerde ayda 110 saattir, bizde 70 saat. Bu yıl 1000 hostes alacağız.”
Sık uçan bir yolcu olarak merakımı gidermeye çalışıyorum:
“THY’nin bu kadar hızlı büyümesiyle birlikte teknik ekibin yeterli olmadığı, teknik bakımın aksayabileceği fısıltı olarak özellikle kaza zamanları internet dünyasında haber oluyor. THY’ye güvenim azalsın mı?”
Hamdi Topçu şu karşılığı veriyor:
“Aksine benim güvenim daha da artıyor. Uçağın bakımsızı diye bir şey olmaz. Sivil Havacılık’ın denetimden sonra ‘uçar’ dediği her uçak uçar. Biz denetimi daha da sıkılaştırdık. Bakım ve denetimin bir prosedürü var, o prosedür gerçekleşmeden uçuş olmaz. Sivil Havacılık’a göre iki kişinin denetimi yeterliyken, biz üçüncü bir kişiye daha denetlettiriyoruz. Sivil Havacılık’ın sınırlarının da üstünde kontrol yaptırıyoruz. Filo, Avrupa’nın en genç filosu. Bugüne kadar bakımsızlıktan THY’nin hiç bir uçağı düşmedi.”
Uçakta domates suyu niye içilir?
Sık uçak yolculuğu yapanlar bilir, en çok tüketilen içeceklerden biri domates suyu. Karada aklıma bile gelmez ama nedense uçuş sırasında zaman zaman benim de canım domates suyu ister. THY‘nin yemek servisini yapan Turkish Do&Co‘nun ortağı Attila Doğudan “Hayatta yerdeyken içmem, havada benim de canım istiyor” diyor.
Yan koltuktakinden görüp özenme mi?
Değil.
Bir hekimin yazısı okumuştum. Yüksek basınçta vücudun ‘C‘ vitamini ihtiyacı nedeniyle canımız domates suyu istermiş. Niye domates suyu da, portakal suyu değil?
Attila Doğudan “İlginçtir tüm dünyada, tüm kültürlerde domates suyu talebi var uçuş sırasında” diye anlatıyor.
Şu tahminde bulunuyor:
“Belki de eğlenceli bir ürün olduğu için. Karabiber tuz koyuyorsun, vakit geçiriyorsun”
Şunu da sordum:
“Yeryüzünden 9 bin, 10 metre yükseklikte bünyemiz bir şekilde etkileniyor. Yukarıda yemekte neye dikkat etmeli?”
Attila Doğudan, “Bize kalsa yemeklere hiç tuz koymayacağız ama yolcu hoşnut kalmaz. Mümkünse uçuş sırasında hiç tuz almamak gerekiyor çünkü vücut yeterince su kaybediyor.”
‘Rötar çilesi azaldı’
Havaalanında, kalkışa geçmeden önce uçak içinde, İstanbul’a inişe geçeceğini umarken Tuzla veya Tekirdağ semasında tur atmaktan hepimiz nefret ediyoruz. THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Hamdi Topçu, “Atatürk Havalimanı’ndaki pist yetersiz kalıyor, bizde de bir hata olunca rötarlar katlanarak büyüyor” diyor. Tüm charter, kargo ve özel uçakların seferinin Sabiha Gökçen’e kaydırıldığını söylüyor. Rötarlar biraz azalmış.
En çok rötar sabah 7 ile 10 arasında. İç-dış hat uçuşlarını güne yaymak mümkün değil mi?
Değilmiş. “Gün içinde altı dalga var” diyor Hamdi Topçu. “Sabah 5 ile 7.30 arası Ortadoğu’dan, 7 ile 10 arası İstanbul’dan Avrupa’ya, sonra Amerika dalgası” diye sıralıyor.
Funda ÖZKAN
RADİKAL
Yorumlar Tüm Yorumlar (38)