Önümüzde uzun bir bayram tatili var, aktarmalı uçacaklar uçuş numaralarına ve saatlerine dikkat etsin, bilgisayarlar yanlış yapmaz diye güvenmesin...
Bir grup gazeteci Türk Hava Yolları’yla İstanbul’dan Frankfurt’a uçuyoruz, oradan da Lufthansa’yla Aberdeen’e devam edeceğiz. THY kontuarında ‘check in’ işlemlerini yaptırıyoruz. Aktarmalı uçuşumuzu, saatini, valizimizi son varış noktasında almak istediğimizi, karışıklık olmasın diye FrankfurtAberdeen uçuşunun biniş kartını da almak istediğimizi söylüyoruz. Görevli “biniş kartını almaya sistemin izin vermediğini ama valizin Aberdeen’e dek gideceğini, hiçbir sorun olmayacağını” söylüyor.
İçimiz pek rahat etmese de yapacak bir şey olmadığı için uçağa biniyoruz. Frankfurt’a iner inmez Lufthansa’ya gidip biniş kartını istiyoruz ve bagaj kuponumuzu gösterip valizimizi tekrar hatırlatıyoruz. İstanbul’da ‘checkin’ işlemleri sırasında uçuş numarasının bilete yanlış yazıldığı, eğer düzeltilemezse valizimizin akşam uçağıyla geleceği söyleniyor.
Neyse ki becerikli birine denk geliyoruz ve sorunu çözüyor. Ama gruptakilerden biri bizim kadar şanslı değil, bu yanlışlık fark edilmiyor. Soğuk bir Aberdeen akşamını sadece ceketiyle karşılamak zorunda kalıyor. Ve valiz ancak gece yarısı uzun uğraşılardan sonra arkadan geliyor.
THY dünyanın en iyi hava yollarından biri olma iddiasında ve birçok açıdan da bu iddiasının gereklerini yerine getiriyor. Ama özellikle aktarmalı uçuşlarda valiz karışıklığı sorunu hep oluyor. Bu kez sorunun kaynağının ne olduğunu bizzat yaşayarak anladık. Sadece yer görevlisinin dikkatsizliği. Ne olduğunu fark etmesek bu durum bizlere büyük bir olasılıkla sistem hatası diye bildirilecekti.
Önümüzde uzun bir bayram tatili var, aktarmalı uçacaklar lütfen uçuş numaralarına ve saatlerine dikkat etsin, bilgisayarlar yanlış yapmaz diye güvenmesin, kullananın dikkatsizliği seyahati zehir edebilir.
THY hata yapar da Lufthansa altında kalır mı, o da sürprizini dönüşe saklıyor. Aberdeen-Frankfurt uçuşunda biletler business olmasına rağmen içimizden birinin yer numarası ekonomi bölümünden veriliyor. Ve uçak kalkana dek sorun çözülemiyor. Teknoloji geliştikçe, sorunlar da kompleksleşiyor, içinden çıkılamaz hale geliyor galiba...
“Bu arada şaka gibi ama ekibin şanssız üyesinin valizi dönüşte yine kayboldu! Yanlışlıkla başka bir yolcu tarafından alınmış. Ve evine ancak gece yarısından sonra ulaştırıldı”.
* * *
THY’nin diğer birçok hava yolu gibi artık gelenekselleşmiş bir hoş geldin ritüeli vardı. ‘Business Class’ uçanlara biner binmez şampanya ve meyve suları ikram edilirdi. Nedense bu ikramın içinden şampanya çıkarılmış, artık sadece meyve suları ve şerbet servis ediliyor.
Eğer neden yok diye sorulursa kabin görevlileri “Arzu ediyorsanız hemen getirelim efendim” diyorlar. Şerbet gibi yerel değerlerimizin tanıtılmasına hiçbir diyeceğimiz yok ama dünyanın her yerine uçan, ‘Globally Yours’ sloganını kullanan bir havayolunun böyle bir değişikliğe gitmesi hoş değil.
Ben birkaç istisna dışında şampanya seven ya da içen biri değilim. Uçağa bindiğimde de tercihim her zaman domates suyundan yana olur. Ama bu inisiyatif yolculara ait olmalı. Reşit bir insan ne içip içmeyeceğine, sağlıklı olup olmadığına kendi karar verebilir.
Değişmeye başlayan imajı destekleyen bu tavır, yasakların başlangıcı olarak algılanıyor yerli ve yabancı yolcular arasında. “Muhafazakâr yaşam tarzının ve gereklerinin empoze edilmeye başlandığı, yakında da içkilerin tümden kaldırılacağı” dillendiriliyor sıklıkla.
Kısacası sinek ufak ama mide bulandırıyor. Umarız yakında bu yanlış adımdan dönülür. Ya da sorun ekonomikse bu durum kamuoyuna detaylarıyla açıklanır. Yoksa bu anlayış hem THY’ye hem de Türkiye turizmine balta vurur. Zaten Amerika’sından Avrupa’sına tüm basın–yayın organlarında Türkiye’de savaş olasılığı yazılıp çiziliyor, bir de üstüne yasaklar binmesin...
Yorumlar