25 Mayıs 2008, Pazar 08:02:05

250 bin mil uçtu, THY "helikopter turu" hediye etti

Emir Adıgüzel, dünyanın en büyük üçüncü çimento şirketi Alman HeidelbergCement’in (HC)tepe yöneticilerinden biri. HC’nin cirosu 17 milyar dolar. İhracat Müdürü olduğu Çanakkale Çimento’dan 1996’da HC’ye transfer olan Adıgüzel, aynı yıl kurulan HC Trading’in Genel Müdürlüğü’ne getirildi.

Emir Adıgüzel, bugün bu görevinin yanı sıra, HC Akdeniz ve Ortadoğu Bölgesi Sorumlu Başkanı. Bu bölgelerdeki grup fabrikaları, yatırımlar, ortak girişimler, ticari operasyonlar ve pazar stratejilerini O belirliyor.
HC Trading, HeidelbergCement’in uluslararası malzeme ticaretini yürütüyor. Bu yıl, grup bünyesindeki Londra merkezli HC Fuels’in yönetimi de şirketin COO’su olarak (Chief Operating Officer/Başkan) Emir Adıgüzel’e bırakıldı ve grupta 2.5 milyar euro’yu aşan bir ciroyu yönetmeye başladı.

Adıgüzel, eski ABD  Dışişleri Bakanı Powell’dan liderlik dersleri aldı. Clinton ailesiyle de tanışıyor. Hillary Clinton’un teyzesinin kızı, Emir Adıgüzel’in kızı Nil Adıgüzel’in yakın arkadaşı.
Yılda 250 bin mil yapan Adıgüzel, görüşmeyi yaptığımız saatlerde Singapur’a uçmaya hazırlanıyordu. Dubai Şeyhi El Maktum’un yöneticilerinden gelen bir telefonla akşam yemeği için Dubai’ye bilet aldı. Hayatı havaalanlarında geçen Adıgüzel, Milliyet’in sorularını yanıtladı. 

Ne kadar ciroyu yönetiyorsunuz?

Benim bölümüme düşen ciro 2.5 milyar euro civarında. HC Fuels, HC Grup  için yakıt satın alımı operasyonları yürütüyor. Yönettiğim cironun 1.4 milyar euro’luk kısmı buve benzeri operasyonlarından. 1.1 milyar euro’luk kısmı da Akdeniz bölgesi operasyonları ve uluslararası ticaret operasyonundan.

Çanakkale Çimento ihracat müdürlüğünden, HeidelbergCement’in üst yönetimine tırmandınız. Teklif nasıl geldi?

1988’de,  Çanakkale Çimento’ya ihracat müdür yardımcısı olarak girdim. Sonra ihracat müdürü, arkasından grup müdürü oldum. Dünyanın her tarafına Çanakkale’den çimento ihraç ettik. Manhattan’daki bazı binalar Çanakkale’nin çimentosuyla yapıldı. 1992’de genel müdür vekili oldum. 1996’da Belçika şirketi satın aldı bizi. Bana ve ekibime teklif geldi transfer olduk. Belçikalı şirketi de HC aldı. Daha sonra Sabancı Grubu’nun Ak Çimento’su ile HC’nin Çanakkalesi birleşti ve Akçansa doğdu. 1996’da HeidelbergCement’e geçtim. Grubun bütün uluslararası ticaretini yönetme vazifesi verdiler.

Yılda ne kadar yol yapıyorsunuz?

İki yıl önce THY’den aradılar, en çok uçan 10 yolcudan birisisiniz diye. O gün bugündür aynı tempo devam ediyor. Yıllık ortalama 250 bin mil uçuyorum. Ödüller alıyorum. Geçenlerde THY’den İstanbul üzerinde bir helikopter turu hediye ettiler. Ailecek İstanbul’u gezdik.

Dünyanın her yerini geziyorsunuz. İstanbul pahalı mı? Merkez’den temsil faturalarına itiraz geldi mi?

Birçok metropolden, New York’tan bile pahalı. Yabancı müşterilerimiz de farkına varıyor. Ama güzel de. Hepsi Boğaz’a gitmek ister.  Bizim gibi kurumsallaşmış şirketlerde fatura konuları çok iyi tarif edilmiştir. Aşırıya kaçmamak şartıyla normal harcamalarda sıkıntı olmaz. Ama Türkiye’de özellikle içki içen yabancı müşteriniz olduğu için rakamlar beklentilerin çok üstüne çıkabiliyor.

Çimsa ile güçbirliği sinerji yaratabilir

Sabancı grubu ile ortaklığı daha ileri taşıma arzusu taşıyor musunuz?

Sabancı grubu beyaz çimentoya çok büyük yatırım yaptı. Çimsa bugün beyez çimentoda dünyanın önde gelen şirketlerinden biri. HeidelbergCement de beyaz çimentoda Avrupa’nın en büyüklerinden biri. Dünyanın birçok yerinde beyaz çimento yatırımlarımız olduğunu düşünürseniz Çimsa ile bir güçbirliği çok mantıklı ve birçok sinerjilerin yaratılabileceği bir işbirliği olur.

Fakat Çimsa’nın gri çimentosu da var. Onların bölgesel güç olma hedefleri var. Bu hedefler içinde HeidelbergCement grubuyla örtüşen noktalarda birlikte bir şeyler yapmaktan büyük mutluluk duyarız.

Şimdiki gençler aceleci, beş dile de gerek yok

20 yıldan bu yana yabancı şirkette çalışıyorsunuz, birçok ülkeyi gezdiniz. Gençlere yukarı tırmanmak için vereceğiniz tüyolar var mı?

Türkiye’den çok kaliteli gençler çıkıyor. Yeni nesil biraz sabırsız. Devamlı şirket değiştirmeler oluyor. Sevmedikleri işi yapmamalılar. Aslında mutluluğun formülü var biliyor musunuz? Mutluluk oranı=gerçekler-beklentiler. Beklentilerinizin ne boyutta olduğu mutluluğunuzu doğrudan etkiler.

Bir de çok iyi İngilizce bilmeleri gerekiyor. 3 lisan, 5 lisan dönemi kapandı. Çinliler harıl harıl İngilizce çalışıyor. Fransızlar bile İngilizce konuşmaya başladı. İlişkiler önemlidir, iyi izlenim bırakan ilişkiler kurmalısınız.

Rol modelleriniz olmalı. Benim rol modelim 28 yıl Piyale Makarnaları fabrikalarının genel müdürlüğünü yapmış babam, Yılmaz Adıgüzel’di. Ben de çocuklarıma rol model olmaya çalışıyorum.

Yabancı şirkette çalışıyorsunuz, Türklerle karşılaştırdığınızda farkları ne, özellikle yönetim açısından?

Daha kurumsallaşmış bir yapı oluyor. Türk şirketleri daha çok aile şirketi yapısında. Yönetimlerde ekiptir önemli olan, sahipler değişse de şirket yürür. Türk şirketlerinde ise daha çok hisleriyle hareket eden bir yönetime rastlıyorsunuz.

Türklerin bir özelleği de Avrupalılar gibi direkt olmamaları, doğrudan birtakım eleştiri yapmamak daha yumuşak eleştirilerle çözmeye çalışmak işi. Batılı mantıkla hareket eder. Hiç hoşlanmasa bile belli bir noktada uzlaşabilir. Avrupalı anlaşarak başarıyor, biz savaşarak...

Milliyet

250 bin mil uçtu, THY "helikopter turu" hediye etti

Yorumlar

Bu haber için henüz yorum gönderilmedi.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000