Tolga Turgut'un köşesi:
THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu'nun 'Henüz geniş gövdeli uçaklarla ilgili bir alım kararımız yok. Boeing 747 veya Airbus 380 tipindeki büyük gövdeli uçakları bünyemize katabilmemiz için filomuzda yer açmamız gerekiyor' açıklaması üst yönetiminin stratejik olarak riskli bir konuda ayaklarının yere basmaya başladığı izlenimini verdi.
THY, son 10 yılda müthiş bir hamleyle filosunu 60 uçaktan neredeyse 200 uçağa taşıyarak süratle büyüdü. Ancak Boeing 747-8 veya Airbus 380 almak ve işletmek apayrı bir hazırlık ve iş planı gerektirecektir. 1 Temmuz 2012 tarihli yazımızda bu konuyla ilgili bazı hususlara dikkat çekmiştik. Kanımca THY üst yönetiminin son zamanlarda verdiği en önemli iki isabetli stratejik karardan biri mega geniş gövdeli uçak projesini ertelemek olmuştur. Diğeri ise Polonyalı LOT Havayolları'nı satın almaktan vazgeçmek (veya vazgeçmek zorunda kalmak) idi.
Flight Global Data Research isimli kuruluşun 2011 yıl sonu verilerine dayanarak yayınladığı bilgilere göre, THY, 7 Milyar dolarlık cirosuyla dünyanın 22. büyük havayolu konumunda yer almaktadır. Yine aynı veriler doğrultusunda yolcu sayısı (32,6 milyon) ve yolcu başı kilometre cirosuna (RPK) göre ise dünyanın 24. büyük havayolu durumundadır. Diğer bir ifadeyle THY artık mega oyuncular ligindedir ve artık işi daha da zorlaşmıştır. Havacılık tarihi hızlı büyüyen pek çok şirketin daha sonra aynı noktada ne kadar zor tutunduğunu, hatta kimilerinin yok olduğunu tescilleyen pek çok hikaye ile doludur.
ALT YAPIYA YATIRIM ŞART
THY eriştiği 194 uçaklık filo ve 16 bine yakın personeliyle bundan böyle olgunluk evresinin zirvesindedir. Pek çok şirket doğar, büyür, olgunlaşır ve sonra da düşüşe geçmemek için çabalar. THY yönetimi şu sıralar bu hassas noktadır ve bundan böyle alınacak kararlarda stratejik olarak hata yapma riski yüksektir. Kurumsal olarak her noktasına bu agresif büyümenin nüfuz etmesi zaman alacaktır. Zira bu nedenle pilotaj eğitimi, emniyet prosedürleri, bakım ve onarıma yatırım, açılan yeni uçuş noktalarındaki ticari başarı ve sendikalarla olumlu ilişkiler gibi hususlar THY üst yönetiminin en önemli ajandası olmalıdır.
THY'nin şu anda olgunlaşma evresinde olduğunu rakamlar da tescil eder nitelikte. Zira 2010 ve 2011 yılı kıyaslandığında uçak doluluk oranı yüzde 1,1 gerileyerek yüzde 72,6'ya düşerken net karlılığında ise gözle görülür düşüş mevcut. 2012 yılında da durum farklı değil. Tabii ki açılan yeni uçuş noktalarında yüksek doluluk oranlarına ulaşabilmek için THY'nin zamana ve pazarlamaya çok bütçe ayırması gerekiyor. Bu nedenlerle dev geniş gövdeli uçakları filoya katmak şu an için daha da büyük risk anlamına gelebilir. İlaveten bir havayolunun büyümesi ana üslerinin (hub) alt yapı potansiyeli ve kapasiteleriyle doğru orantılıdır.
Bu nedenle İstanbul'un üçüncü havalimanı ihalesi yapılmadan hatta açılmadan fiziki olarak büyüme şansı çok zor ve risklidir. Açıkçası ben THY'nin doğru bir filo karışımı (fleet mix) ile uçak sayısında en tepe noktasının 200 olacağına inanıp daha fazlasını çok riskli bulanlardanım.
Yorumlar Tüm Yorumlar (17)