20 Mart 2008, Perşembe 10:30:34

Sani Şener'le çok özel

TAV Havalimanları Holding CEO'su Sani Şener, sektöre dair çok önemli açıklamalarda bulundu...

1973 TED Ankara Koleji'nden mezun olduktan sonra 1977 senesinde Karadeniz Teknik Üniversitesi'ni bitiren Şener, 1979'da İngiltere'de University of Sussex'te makine mühendisliği anabilim dalında yüksek lisansını tamamlamış.

Karadeniz Teknik Üniversitesi tarafından fahri doktora verilen Şener, TAV Grubu'na katılmadan önce TAV Havalimanları'nın hissedarlarından biri olan Sera İnşaat AŞ'nin yönetim kurulu başkanı olarak görev yapmış. Şener'in en çok öne çıkan yanları Trabzonluluğu, çalışkanlığı ve tevazusu; bir de kaza geçirene kadar iyi bir otomobil yarışçısı olması. Şener, TAV'ın ilk gününden beri işin içinde ve uygulamada. Bu sebeple de bugün övündüğümüz havalimanlarımızda onun vizyonunun büyük katkısı var. TAV'ın CEO'su sonuç odaklı bir yönetici, bu nedenle de yaşam sevincini çalışmak ve üretmekten alıyor.

Eğer kendisi için sonuçlar bu kadar önemliyse TAV iyi bir ürün; ama o, yarışçı deyimiyle hız kesmiyor. Neden?

"Kendime bu kadar çalışmanın gereği olarak bir sebep buldum: Havalimanı sektöründe iş yapmanın sadece bir ticaret olmadığını, ülkemizi temsil etmek olduğunu düşünüyorum. Terminal binaları, ülkelerin misafirlerini ilk ağırladığı yerler. Deneyimlerimizle gördük ki ülkemizden gelip geçen turistlerle ticaret yaptığımız her ülkeye, ülkemizin mimarisini, işletmeciliğini, mühendisliğini temsil ediyoruz. İstanbul, üç bin yıllık bir şehir ve biz bu şehrin tarihe giriş kapısını işletiyoruz. İşte bu, işin en önemli kısmı."

TAV bir başarı öyküsü. Bu kadar büyük bir başarıyı, bu kadar kısa sürede bekliyor muydunuz?

"Bu konuda biraz iddialı konuşuyorum. 2001 yılında havaalanı işletmeciliği için yaptığımız ilk toplantıya, ünlü zenci lider Martin Luther King'in 'I have a dream/Bir hayalim var' cümlesiyle başladım. Bir akşam önce TV'de Martin Luther King'in filmini izlemiştim. O günden sonra başladığımız her yeni havalimanı işinde mesai arkadaşlarım, "Sani Bey, 'I have a dream' giriş konuşmasını yaptığınız toplantıda ben de vardım." diyor. Bu, çok hoş. Geçenlerde Nijerya'dan ve Rusya'dan da bu konuşmama atıfta bulunan mesajlar geldi. Geleceği görebilmenin bir tek yolu olduğuna, onun da geleceğin sizin tarafınızdan oluşturulursa söz konusu olacağına inanırım. Başka türlü olmaz."

TAV'ın yatırım stratejisine baktığımda yaklaşımının oldukça planlı ve doğru olduğunu görüyorum. Bu doğrulukta pek çok etken olabilir; ama yatırımın doğru yönlendirilmesi de ayrı bir başarı.

"Dünyada havacılık sektöründe üç alt sektör var: Uçak üreticileri, havayolu şirketleri ve havalimanı işletmeciler." diyor TAV CEO'su Sani Şener ve sektörün gelişmeye açık yanlarını paylaşıyor bizimle: "Uçak ve havayolu şirketleri halka açık ya da özel şirket olmalarından dolayı çok büyümüşler. Havalimanı şirketleri ise kamu tarafından işletildiklerinden ötürü bu gelişmeye ayak uyduramamışlar. Dünyadaki havalimanlarının 40 tanesi özelleştirilmiş ve bunun yedisi Türkiye'de. Böyle bakınca Türkiye'de Ulaştırma Bakanlığı çok başarılı. Biz kısa sürede Türkiye'de edindiğimiz deneyimleri dünyayla da paylaşıyoruz."

Şimdi deneyim kazandınız ve işler daha kolay; ama en başta ihaleyi almak hiç de kolay olmamıştır!

"Türkiye'de ihaleye girdiğimizde 11 kuruluştuk. Hepimiz yabancı ortaklarla yer almıştık. Bizim de yanımızda Viyana vardı. Çünkü bu işe know-how/bilgi birikimi olmadan giremezsiniz. Sadece havalimanı yapmak değil, işi bir süreç olarak görüp değerler zinciri meydana getirmek gerekiyordu. Böyle bakınca gideri de düşürmeyi başardık. Havaş'ı da bünyemize katarak aprona çıktık ve bütünüyle havalimanı hizmetlerindeki zincirin halkalarını tamamladık. Dünyadaki rakiplerimizden de bu yanımızla farklıyız."

TAV deyince insanın aklına pek çok alanda pek çok iş geliyor...

"Bu karmaşanın biz de farkındayız. Çünkü biz de burada bir karmaşa yönetiyoruz. Aslında karmaşa derken hepsinin soyadı havalimanı. Ormanı yöneteceksek ağaçlarla tek tek ilgili olmalıyız. Dünyada herkes bizim burada yaptığımız işleri dışarıdan tedarik ediyor, 'out-source' yapıyor. Biz ise işi iyi bilenlerle ortak olduk. Unifree ile ortaklık yaptık ve havalimanlarına Duty freeleri getirdik, yani 'outsources' ile 'insources'ı aynı anda yaptık. Karmaşayı bu şekilde çözdük."

Bütün bunlar bir öngörüyle yapılmış; ama başarının gerisinde ne var?

"Bir tek neden söyleyebilirim: 'İnsan kaynakları'. Bugüne değin insan kaynağının yetkinleştirilmesi konusunda epey çaba gösterdik. Yönetim modelimizde üç üst düzey yönetim grubu var. Bunları 'A Takımı, Altın Yakalılar ve Kızılderililer' diye adlandırıyoruz. Saydığım bu üç grubun yetkinlikleri farklı. Bazıları şantiyelerde görev yapmayı severken, diğerleri ticareti yönetmeyi istiyor. Hepsinin rütbeleri, aldıkları paralar aynı. Ancak doğaları gereği biri daha lüks bir lokantaya giderken diğeri bunu sevmez. Bütün bu farklılıkları organizasyona doğru biçimde yerleştirmek çok önemli. Çok iyi insan kaynakları analizi yaptığımı ve doğru koltuklara doğru insanları oturttuğumu düşünüyorum. Hiç torpil yapmadık ve adil olduk. Bana göre bir firmanın fiziksel ve bilgi sermayesi gibi iki önemli hazinesi vardır. Bu işte fiziksel sermayemiz sıfıra yakın. Bilgi sermayemizle iş yapma tekniğimiz çok yüksek. Bu nedenle eğitime çok önem veriyoruz."

Sani Şener, günde 250 mail cevaplıyor. Görüşmelerini haftanın bir gününe alıyor. TAV İnşaat, Dubai'de 101 katlı bir bina inşa ediyor. Ayrıca yine Dubai'de kanat genişliği 79,8 metre olan Emirates A380 uçakları için hangar yapıyorlar. Neden mi? Bu zor inşaatlarda var olan deneyimli insan kaynağını değerlendirmek için...

Havalimanı işletmeciliğinde insan kaynağı ana sermaye ise nasıl yönetilmeli? Sani Şener, nasıl bir yöneticidir?

"İyi bir yönetici olmakla beraber katıyımdır da. Klasik bir yöneticinin dinlemeyi bilen biri olması gerektiği söylenir; ama maalesef ben iyi bir dinleyici değilim. Çok hızlı düşünürüm ve herkesin de çok hızlı olmasını isterim. Arkadaşlarımın da çok hızlı olmaları gerektiğini düşünürüm. Bazen insanlara sert gelen tarzım ve çıkışlarım oluyor. Ancak diğer yandan bir arkadaşımın tırnağına bir şey batsa, soluğu benim yanımda alır ve bilir ki onun yanındayımdır. Bunun dışında yavaşlığa kızarım. Bugünün dünyasında farkı ancak süratle oluşturabilirsiniz. Hızlı balık, yavaş balığı yutuyor. Biz ilk ihalemizi, rakiplerimizden daha kısa sürede yapacağımızı taahhüt ederek almıştık. Türk inşaat sektörüne sürati gösterdik." diyen TAV CEO'su Sani Şener, gelecekte de iyi bir mühendis olarak hatırlanmak istiyor.

Görünen o ki havalimanı işletmesi içinde taksiler hariç tüm hizmet alanlarına inisiyatif koymuşsunuz...

"Çok güzel bir konuya eğildiniz. Tek inisiyatif koymadığımız ve çok da üzüldüğümüz bir konudur bu. Taksi kooperatifiyle görüşüp havaalanındaki tüm taksileri, kredi alıp tek tip ve geniş araba olarak yeniden dizayn edelim diye öneri götürdük. Ancak içlerinde bir birlik sağlayamadılar. Şunu görmek lazım. Bizim orta sınıf yolcularımız da var. Onlar taksiye binemeyebilirler. Belediye çözüm olarak Havaş otobüsleri yerine belediye otobüslerini koydu. Oysa ki Havaş otobüslerinde klimalı, yolcu eğitimi almış, bagaj yerleştirip indiren bir hizmet ve beraberinde iyi bir ekip anlayışı var. Belediye otobüsü boş gidip geliyor çünkü yolcu, bagajını belediye otobüslerinden indirip bindiremiyor. Havaş'ın belirli noktalara olan servisleriyle ilgili (Akmerkez-Kozyatağı) sorunlarının biz de çözülmesini bekliyoruz."

TAV, deneyimlerini de paylaşarak bir dünya markası olma yolunda yürüyor. Önünüzde hangi hedefler var?

"TAV artık bölgesel bir marka. Bugün dünyadaki en önemli havacılık seminerinde dün dinleyiciyken bugün konuşmacı konumunda oluyorsanız, iyi işler yapıyorsunuz demektir. Amerika'da deprem izolatörleriyle ilgili yaptığımız bir çalışmayla ödül aldık. Havalimanımız için depreme karşı çok dayanıklı bir proje geliştirdik. Bu fikri San Francisco'dan Türkiye'ye uyarladık. Ancak bunlar dünya markası olmak için yeterli değil. Bu yüzden de dünyaca önemli havalimanlarının yapım ve işletmelerine talip oluyoruz. Rekabete gelince. 'Sabiha Gökçen açılıyor, ne yapacaksınız?' diye soruyorlar. Biz rekabeti seviyoruz, korkmuyoruz. Yurtdışında rekabet edebilmek için önce kendi içimizde çok iyi olmalıyız."

TAV'ın üst yönetiminden bakınca Türkiye'nin geleceği nasıl görülüyor?

"İyimserlikle pozitiflik arasında çok ince bir çizgi var. İyimserlik sonuçta çok kötü şeyler de getirebilir. Türkiye'nin nüfusu çok genç ve bu nüfusun eğitimine önem vermek gerekiyor. Bu insan kaynağı potansiyeliyle Türkiye, bölgede çok güçlü olur. Diyelim ki Katar'da bir firma bizi denetliyor. İnsan istiyor ki bu firmada bir tane de Türk olsun. Meksikalısı var, Çinlisi var. Ne zaman ki yabancı şirketlerde Türklerin adını sıklıkla görürüz işte o zaman küresel bir ülke olabiliriz. Bugün ülkemizden yetiştirdiğimiz çok başarılı insanlar var. En son bir kredi sorunu sebebiyle üç kişi Deutsche Bank'a gittik. Deutsche Bank'tan toplantıya katılan üç üst düzey yetkili de Türk'tü. Biz altı Türk oturup iş görüşmesi yaptık. Bu, çok hoş bir şey. Bakanımız Mehmet Şimşek ile Kemal Derviş, çok önemli ekonomistler. Bu birikimde dünya çapında Türk ekonomistlerin sayısı artmalı. İşte o zaman Türkiye alıp başını gidecek."

En büyük korkum terör saldırısı

24 saat 365 gün çalışan bir işletmenin başındasınız. Risk oranı oldukça yüksek bir iş bu!


"Evet, en çok da terör saldırısından korkarız. Yönetimde olduğumuz ilk yıllarda 1999 depremi oldu. Bunun etkisi 2000 yılına yansıdı. Ardından 11 Eylül, Afganistan ve Irak savaşları, Sars ve 'kuş gribi'ni yaşadık. Bugün dünyada 4,2 milyar yolcu var ve 2020'de bu sayının 9,5 milyar olması bekleniyor. Aslında bizim işimiz uçaklarla yolcuların buluşmasını sağlamak. İstanbul Havalimanı'na günde 800 uçak iner, kalkar. Bu, yılda 250 bin uçak demektir. Havalimanına yılda 8 milyon araç geliyor. 100 bin kişi gelip geçiyor. Yılda 22 milyon bagaj taşıyoruz. Eskiden Türk yolcusu üç bavulla gider gelirdi. Şimdi tek bagajla seyahat ediyor. Bunlar çok büyük rakamlar. Bu nedenle hata oranınızın milyonda bir olması gerekiyor. Yüzde boyutunda hata yaparsanız perişan olursunuz. Yakın bir gelecekte İstanbul'a bir üçüncü havalimanına ve hatta dördüncü bir köprüye de ihtiyaç olacak. Zamanında yatırım yapmak lazım."

Kuzey Afrika'dan Kafkaslar'a kadar havalimanı işletiyor
TAV, Tepe ve Akfen gruplarının ortak girişimleriyle 1997 yılında İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali ihalesinin kazanılmasının ardından kuruluyor. TAV, başlangıçta Tepe-Afken-Viyana konsorsiyumu, ancak Viyana'nın hisseleri satın alınınca, alışılagelmiş TAV kısaltmasından vazgeçilmiyor ve Türkçedeki anlamı ticari girişim olan Ventures eklemesi yapılıyor. İstanbul Atatürk Havalimanı dünyada 'yap-işlet-devret' modeliyle gerçekleşen havalimanı işletmeciliği projelerinin ilk örnekleri arasında yer alıyor. Şirket, kurulduğu ilk günden bu yana çok hızlı büyüyor ve 2006 yılında yeniden yapılanma gereği duyuluyor. İşletme hizmetlerini TAV Havalimanları Holding, yapım hizmetlerini de TAV İnşaat altında gruplandırıyor.

TAV Havalimanları Holding, İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa İç ve Dış Hatlar terminalleri ve İzmir Adnan Menderes Havalimanı Dış Hatlar Terminali'ni işletirken, yurtdışında da Gürcistan'ın Tiflis ve Batum, Tunus'un Monastır Habib Bourguiba Uluslararası Havalimanı'nı işletiyor. Ayrıca Antalya Gazipaşa Havaalanı ile Tunus'un Enfidha Zine Abidine Ben Ali Uluslararası Havalimanı'nın da işletme hakkını elinde bulunduruyor. TAV'ın bünyesinde 12 ayrı şirket var. TAV Havalimanları Holding; yer hizmetleri, işletme hizmetleri, gümrüksüz mağazacılık, yiyecek-içecek hizmetleri, bilgi işlem ve güvenlik hizmetleri gibi havalimanı operasyonunu bütünleyici ilgili iş kollarında da faaliyet gösteriyor. Yılda yaklaşık 300 havayolu şirketinin 315 bin uçuşuna hizmet sunan TAV Havalimanları, hâlihazırda ortalama 35 milyon yolcuya hizmet veriyor. Ayrıca TAV, yer hizmetleri şirketi Havaş'ı da satın alarak, havalimanlarında verdiği hizmeti apronda da sürdürüyor. TAV Havalimanları kuruluşu olan BTA Catering Services ise yiyecek-içecek hizmetleri veriyor. Yolcuların havalimanı içinde alışveriş yapabildiği ATÜ bir ortaklık ve bu hizmet Unifree ile birlikte veriliyor. TAV Bilişim, yine holding bünyesinde havacılık sektöründe yeni entegre yazılım ve sistemler geliştiren şirket. TAV Özel Güvenlik, terminallerde, tüm kontrol noktalarında ve otopark bölgelerinde emniyet güçleriyle birlikte görev alıyor.

Sani Şener'le çok özel

Yorumlar

Bu haber için henüz yorum gönderilmedi.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000