30 Temmuz 2018, Pazartesi
Çetin ÖZBEY
Çetin ÖZBEY [email protected]
  • Az adam çok iş,Günde bir tim neredeyse 20 uçak yükleyip boşaltıyor.Hakkı ise 10 uçak,bana gel tgsde şef müdür ol deseler olmam,çünkü hergün sol taraftaki defterlerine yüzlerce ah ve vebal yazdırıyorlar.Bu kadar kişinin vebaliyle mahkemei kübrada nasıl hesap vereceksin ! Tgs de yönetici olmakmı Allah korusun !
  • Fuzuli, yüzyıllar öncesinden şöyle der: "Acep zemaneye kalduk, gelinuz ağlaşalum..." Her çağda yeni nesilden serzeniş olmuştur o devrin yetişkin nesli tarafından... Zamane çocuğu diyerek hafiften eleştiri getirilmiş, bunun da doğal, değişime dair olduğuna hükmedilmiştir. "İnsanlar, babalarından ziyade zamanlarına benzer" lafı, bu kuşak çatışmasını resmeder bize. Ancak aşağıda okuyacağınız, bizim zamanemize dair tespitler, klasik kuşak çatışmasındaki yetişkin söylenmesinin ötesine taşan "kırılmalar" içeriyor. İster İbni Haldun'un asabiyet örgüsündeki 4'üncü nesil değil, ister Y kuşağı filan, bu defa durum farklı... Aşağıda Doğan Ceylan adındaki bir müfettişin bu nesil için sıraladığı bulguları okuyacaksınız. Bence köpürmeden önce birkaç not alın ve "aynayı tuttum yüzüme, kendim göründüm gözüme" mısralarını mırıldanın... Hayatın gerçeklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor. Şehitler için gözyaşı döken kendi ana babalarını anlamıyorlar. Başkalarının çocukları için ağlamaya anlam veremiyorlar. Yanı başımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar, ölen on binlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor. Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve yürekleri hiç acımıyor. Hayatlarının odağındaki tek şey eğlenmek... Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence olarak görüyorlar. Kendileri için yapılan fedakârlıkların hiç farkında değiller. Kıymet bilmiyorlar ve vefasızlar. Herkesi kendilerine hizmet etmek için yaratılmış görüyorlar. İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine getirebildikleri ve ne kadar eğlendirdikleriyle orantılı. Hayatlarında eğlenmekten başka bir amaç olmadığı için artık tek eğlence kaynağına dönmüş telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar. Çocuklar hayattan bihaber. Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında, acıkmalarına fırsat bile vermiyoruz. Öyle ki yemek yemeyi bile işkence görür hale geliyorlar. Susuzluk nedir, hiç bilmiyorlar. Hiç susuz kalmamışlar. Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda içecek taşıyoruz. Çocuk daha 'susadım' demeden ağzına suyu dayıyoruz. Çocuklar hiç üşümüyor. Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz. Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz, hiç titremiyorlar. Çocuklar hiç ıslanmıyorlar. Evden arabaya kadar üç metrelik mesafede şemsiyesini başına tutuyoruz. Saçına bir tek yağmur damlası düşürmüyoruz. Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar. İki adımlık mesafelere bile arabayla götürüyoruz, yorulmasınlar diye. Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz. Bu yüzden varlığın kıymetini bilmiyorlar. Çocuklar hissetmiyor yaşamı. Açlığı bilmedikleri için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmedikleri için sokaktaki evsizleri umursamıyor. Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek ülkemize. Bu sorunu devlet derinden hissetmeli. Bu sorunun çözümü için çalıştaylar düzenlenmeli. Öğretim programları ve ders materyalleri revize edilmeli. Okulların duygu eğitimi konusunda rolleri artırılmalı. Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli. Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek
  • #TurkishTechnic
  • 7.Torpil tipi yöneticiler Bu tip yöneticiler torpille gelmiştir.Karşısında eğilip bükülenleri sever.Torpille geldiginden her bir üst yöneticinin dedigini sorgu sualsiz uygular.Karşısında biri konuşunca ,söyledigi cümlenin içinden kelime seçer -yaparmısın -yapabilirsin -yapsana örnegindeki gibi kelimelere takılır ,acaba bana emirmi veriyor diye düşünür, bu fitne ateşi onun kalbinde büyük bir vesveseye yol açar.Yöneticilerin işleri gerçekten zor, karşısındakinin beynini okuyan bir makine icat edilmedikçe,bu fitne ve vesveseyle yaşamak gerçekten zor,Allah kimseyi bu duruma düşürmesin.
  • Teknikte grev olacak sendika iş veren anlaşmazlığı var siz tek bir haber yapmiyorsunuz. Hikaye anlatıyorsunuz
  • Bu şuna benziyor işçiyken başı açık, memurluga yükselince başörtü takanı gördük.ne değişti acaba? Vefaya gelince,vefa fatihte bir semt sadece ! Gerçek hayatta birine on iyilik yaparsın,sonunda bilmeden ona yapacağın bir kötülük ,o yaptığın on iyiliği götürür,artık senden daha kötüsü yoktur.iş hayatıda öyle onlarca defa başarından ötürü tebrik alırsın ,yapacagın bir hata “sen bu işi yapamıyorsun bırak derler.vefa ? Tgsde Yönetici tipi silsile halinde bir üst yöneticinin talimatlarını uygulayan yönetici tipidir.”Burayı benmi kurtaracagım “görüşü hakim olarak sorumluluk almaz.Konuşanı sevmez,konuşmazsan burda barınabilirsin görüşü hakimdir.Burda yönetici içerde konuşlanmış belli memur tiplerinden dedikodu şeklinde bilgi almayı sever.çok fazla söze gerek yok liyakatın ve vasfın olmadığı yerde kalite ve istikrar beklenemez yokta zaten ! Bunlar hep ahir zaman alametleri ben normal karşılıyorum.
  • İSMİN İKİ HARFİNİ SİLİP BAŞTAKİ, SONDAKİ İLE ORTADAKİ HARFİ YAZMAK BANA GÖRE DOĞRU DEĞİL. KUSURUMA BAKMAYINIZ LTF.
  • Yönetici,çalışan,patron vs toplamında insan kalitemiz, eğitim,görgü,edep,adap,vicdan,insani özellikler vs ile doğru orantılıdır. Demek ki biz bu yönlerde iyi değiliz ki iyi insanlar ve yöneticiler yetiştiremiyoruz. Ülkemizdeki son yıllardaki eğitim ve insanları birbirine düşman etme,ayrıştırma politikaları sayesinde bilim,ilim,teknoloji,eğitim aklınıza ne gelirse her konuda geriyiz ve bu kafaya devam ettikçe daha da gerileyeceğiz maalesef. Bize ne oldu diyorsunuz demek ki biz eskiden de kötüymüşüz ki şimdi bu haldeyiz. Eğitimsiz,cahil,herşeyi para ve çıkar olarak gören aileler büyük oranda kendileri gibi insan yetiştirirler ne yazık ki. Tabii bunda devlet politikası olarak eğitimsiz bırakılmalarının da payı var. Ölmüş insana küfür eden toplum olmuşuz hala atıp,tutuyoruz en iyi,doğru,dürüst ,misafirperver vs millet biziz diye. Bu nefretin,hıncın,öfkenin sadece parasızlıkla alakası olduğunu sanmıyorum. Tayland,Tayvan,Vietnam gibi ülkeler yanında Çin gibi dünya devi de fakir (nüfusun sadece 200 milyonu ortalama ve üstü gelir kazanabiliyor) ama şiddet,tecavüz vs suç oranları nüfuslarına oranla çok düşük, dini açıdan bakarsanız Katolikliğin yoğun olduğu Latin Amerika ülkelerinde de suç çok yüksek tıpkı müslüman ülkelerdeki gibi yani din ile de alakası yok. Haklısınız, her sabah gazete okumak,haber izlemek moral bozmaya yeter de artar . Fetö'yü,onu şımartanlar,kandırılanlar içimize soktular hala da içimizdeler. Kardeşi fetö'den tutuklu adamı bakan yapıyorlar daha ne diyelim? Dost dediğiniz ülkeler,uzun yıllardır aleyhimize ne varsa yapıyorlar peki onlara biz ne yapıyoruz, iş,ihale yağdırıyoruz,vatandaşlarını ya kimlikle ya kapıda vizeyle ülkemize sokup,vergisiz,ev,arsa almalarına izin veriyoruz. Dünya'da kurucusuna bizim kadar hakaret eden,aşağılayan başka bir toplum var mıdır acaba? Sevmeyebilirler ama saygılı olmak zorundalar. Toplumumuzu kul'a kulluk'dan kurtarmış,aydınlatmış,fikri hür,vicdanı hür olun demiş,eğitime,gençlere,çocuklara önem vermiş,geleceği taa o zamandan görüp bugün başımıza dert olan ağalığı,şeyhliği,tarikat,cemaatleri yasaklamış, 57 sene hastalıklar ile geçirdiği ömürde ülkesi ve milleti için 11 savaş'ı bizzat cephede yaşamış,ülkemizi ve bizi kurtarmış,özgürlük vermiş hala O'na karşı nankörlükte,adilikte,saygısızlıkta,O'nun bize kazandırdığı Cumhuriyet'in değerleri sayesinde devleti yönetenlerden tutun vatandaşa kadar sınır tanımıyoruz. Aslında bazen düşünüyorum da suç O'nda. Niye kurtarıyorsun bu milleti? Manda olsalardı ya da başka ülkelerin sömürgesi o zaman görürdüm onları.Saygılar,hürmetler.
  • yazınız güzeldi ta ki müslüman kelimesi işin içine girene kadar.
  • ayni TGS yi tarif etmişsiniz...al şef,müdür maaşını ne şiş yansın ne .....;)

İşte Bizim Sevgili (?) Yöneticilerimiz



Yöneticiler yaptıkları işlere ve hareket tarzlarına bağlı olarak pek çok türe ayrılabilirler.  Cenk Tekin  12.04.2012 ‘de blogunun  Gözüme Takılanlar köşesinde  ( İş hayatında Marjinal fayda) başlığı altında  Yönetici türlerine ilişkin aşağıdaki sınıflandırma yayınlanmıştı. Bu gün yine gözüme takıldı. Bir Web sitesinden edindiği bilgilere kendi görgü ve deneyimlerini de katarak şekillendirme yapmışlar.

1. Kelebek Tipi Yönetici : Bu tip yöneticiler adlarından da anlaşılacağı gibi sorun ya da sorun gibi görünen alanların üzerlerine konar ve kalkarlar. Sorunlar ne çözülmüş gibi ne de çözülmemiş gibidir. Ama yöneticimiz saatini doldurmuş, bir gününü geçirmiş ve mesaisini bitirmiştir.

2. Dalgıç Tipi Yönetici:: Bu tip yöneticiler ayrıntıları sever ve adeta ayrıntıların içinde boğulurlar. Operasyonel işler yerine yazışmalar ve prosedürler ile günlerini geçirirler. İçinden çıkılmaz derin konulara dalarlar ve bu şekilde odaklarını kaybederler. Dipten gelen bir güçlü dalga ile bir vurgun yer ve yıllarca kendilerine gelemezler.

3. Helikopter Tipi Yönetici:: Bu tür yöneticilerin bir vizyonu ve misyonu vardır. Tabiri caiz ise bir uçuş planları vardır.. Sorunlu alanları bilirler. Operasyonel düşünür ve operasyon yapacakları zaman helikopter gibi havalanır, gider, sorunlu bölgeye müdahalesini yapar ve kalkarlar Vizyon ve uçuş planları olduğu için sonraki iş için hazırlıklara girişirler. Bu tipler genellikle prosedür yerine hizmetin yürüyüp yürümediğine bakarlar ve genellikle sorunu çözerler.

4. Sörfçü Tipi Yönetici: Bu tip yöneticiler, sadece önünü değil, ufku da görür. Çıkan bir rüzgarla denizin kabaracağını, dalgaların yükseleceğini, bu dalgaların mutlaka kendine de ulaşacağını ve etkileneceğini bilir. Tedbirlerini alır. Şirketin başka bir departmanında çıkan sorunun uzakta kalmayacağını, domino etkisi ile mutlaka bir dalga şeklinde geleceğini ve kendisini de etkileyeceğini bilir. Önlemlerini önceden alığı için bu tür etkili tsunamileri en az zararla atlatır veya zararı geçiştirir. Bu özlenen istenen, uzağı gören, eğitimli, nitelikli yönetici tipidir.

5. Paraşütçü Tipi Yönetici: Bunların eğitimlerine nitelik ve yeterliliklerine bakılmadan, şirkete ne vereceği ne yapacağı hesap edilmeden tepeden inme olarak görevlendirilirler. Tıpkı uçaktan eğitim için atılan ve bilmediği ve tanımadığı bir alana inen paraşütçü şaşkınlığı ile sisteme girerler. İş ve işleyiş hakkında bilgileri yoktur. Görme özürlü bir insanın fili tarif etmesi gibi işi yönetmeye çalışırlar. Vizyoner bir bakış açıları yoktur.. Bir şirket için en tehlikeli yönetici tipidir.

6. Tulumbacı Tipi Yönetici: Tespitlere itiraz etmeksizin katılır. Kendisinin hiçbir konuda bir fikri ve düşüncesi yoktur. Kendi kafası ile düşünemez. Çünkü bir fikir ve düşünce bilgi ile beslenir ve eğriye veya doğruya yönelir. Karar bilgi ve düşünce ile akıl süzgecinden geçirilerek verilir. Bilgi bilinç doğurur. Bilinç ise kararların isabetli olmasını sağlayan en önemli etkendir.  Bu tipler kendiişleri ile ilgili okuyup, yazmazlar. Kim ne derse emme basma tulumba gibi kafalarını sallarlar.

NELER OLUYOR BÖYLE, NELER OLUYOR BİZE,

Ne oldu bize, Neler oldu böyle. Sevmez olduk birbirimizi. Kötü bakıyoruz karşımızdakine farkında mısınız? İnsani duygularımız köreldi. Geçirdikleri yangın felaketinden sonra komşu ülke vatandaşlarına “ Ateşiniz Bol Olsun “ diye mesaj gönderebilecek kadar uzaklaştık insanlıktan. Dindar görünüyoruz ama Müslümanlığın beş şartından başka diğer emirlerini umursamıyoruz. Yalan söylüyor, birbirimizin hak ve hukukuna dil ve el uzatıyoruz. Düşüncesi bizden farklı olan insanlara kem gözle bakıyor, kötü duruma düşmelerine seviniyoruz adeta. Aslında yaşamda ayağımıza takılan bütün taşları, yürüyeceğimiz yola kendimizin döşediğinin farkına çok geç varıyoruz. Onlar da fark edecekler ama iş işten geçtikten sonra. Sonuçta konu ne olursa olsun bizim gibi düşünmeyenlere hiç tahammülümüz kalmadı artık. Hepimiz Türk’üz sözünün anlamı halen aynı mı? Belli değil.  Sabahın erken saatlerinde gazeteler şöyle bir bakmak gün boyu için mutsuzluk satın almaktan farklı değil. İlk sayfalarda yer alan Fetö haberleri içimizi burkuyor. Bu çirkin terör örgütü nasıl da işlemiş içimize?  Kadın cinayetleri, çocuk istismarcılarının kirli yüzleri ülkenin gri bulutları misali kaplıyor içimizi. Dost geçinen ülkelerin ikiyüzlülüğü Ekonomi ve geçim derdi bile bunlardan sonra gelir oldu. İnsanlıktan çıktık diyeceğim ama ayıp olur.  İnsani duygularımız köreldi demek daha uygun galiba. Yaşayanlar, hayatta olanlar bir tarafa ölülerimize de dil uzatır olduk. Bize bu ülkenin insanlarına iyi duygular yaşatan bu insanlara karşı vefa duygumuz da yok oldu sanki? Bu insani duyguyu neden yitirdik? Anlamak mümkün değil.  

Bir İstanbul Rum’u, 2008 yılında yitirdiğimiz Heybeliada doğumlu bilim insanı Doç. Dr. Kriton Dinçmen’in sözleri: “ Ben vefa’yım. Korkmayın, sizi esir almayan bir borçtur vefa. İnsandaki karar serbestîsini bozmayan, aklınızı çelmeyen, sizin insan olma gururunuzdan bir şey çalmayan, kişiliğinizin yapısından ödün vermenizi istemeyen bir borçtur. Sizi insan yapan bir borçtur.”şeklinde tarif ediyor Vefa duygusunu.

Gazeteci yazar Rahmi Turan: Demirel için büyük bir Türkiye sevdalısıydı diyor. Atatürk’ü çok sever ve “Ben bir köy çocuğuydum. Cumhuriyet idaresi sayesinde okudum, genel müdür, başbakan, cumhurbaşkanı oldum. Bütün bunlar cumhuriyet sayesinde oldu. Yani cumhuriyet benim. Bunu büyük Atatürk’e borçluyuz” derdi.  Demirel, yurt içi ve yurt dışı seyahatlerine, kendisine muhalif olan gazetecileri davet eder, onlara hiç kırgınlık göstermezdi.  Bir yurt gezisi sırasında uçağın penceresinden Anadolu’ya bakarken “Bakın çocuklar…” demişti  “Cumhuriyet kurulduğunda çok yoksulduk. Hemen hemen hiçbir şeyimiz yoktu. Her şey cumhuriyet idaresiyle başladı.  Barajları, santralleri, fabrikaları hep Cumhuriyet idaresi yaptı. Bakın şu kiremitleri görüyor musunuz? Cumhuriyet işte bu kiremittir. Şu barajı görüyor musunuz? Cumhuriyet işte budur. Şu bacası tüten fabrikaya bakın. Cumhuriyet oradadır. Bugün, ülkemizde üretilen her şeyde Cumhuriyeti görürsünüz.  Seversiniz, sevmezsiniz bu ülkede çeşitli devlet kademelerinde hizmet sunmuş bir insanın Cumhuriyete ve Cumhuriyet Yönetimine duyduğu saygıyı, vefa duygusunu gösteren sözleri bunlar.

Vefa duygusu üzerine bir anlatımı paylaşmak istedim sizlerle.

Yataktaki adam, başucunda bekleyen genç doktora:

- Allah senden razı olsun evladım! Dedi. Benim için yurtdışından zahmet edip buraya kadar gelmeni, yaşadığım sürece unutmayacağım. Ameliyat edilen kişi, büyük bir hastanenin başhekimiydi. Tedavisi ancak yurtdışında mümkün görülen hastalığı aniden artınca, doktor arkadaşları onun böyle bir yolculuğa dayanamayacağını anlamış ve kurtarma umudunun azlığına rağmen ameliyatı üstlenmeye karar vermişlerdi. Fakat o konuda sayılı bir uzman olan bu genç doktor nereden haber almışsa almış ve Hızır gibi yetişip onu kurtarmıştı.

Yaşlı doktor, kendisine yapılan bu iyiliğe nasıl mukabele edeceğini bilemiyor ve hemen yanında oturan genç adamın ellerini sıkarcasına tutuyordu. Hayata yeniden dönmenin sevinciyle hiç durmadan konuşurken:

-Ameliyat için beni bayılttığınızda, her nedense gençlik yıllarıma döndüm, diye devam etti. Henüz toy bir asistanken, anne karnındaki bir bebeğin ayaklarından sakat olduğunu anlamış ve ailesi, onu bu şekilde yaşatmaktansa öldürmeyi düşünürken, kalp atışlarının duyup kıyamamış ve doğumuna kadar gidişatını izlemiştim. O yavrunun yaşamasını istediğim için, Allah seni imdadıma göndermiş olmalı.

Genç doktor, ancak bir babanın evladına karşı gösterebileceği sıcaklıkla kavranan ellerini kurtarıp biraz geriye çekildi ve dizlerinden aşağısı "takma" olan bacaklarını gösterirken; Allah hiçbir iyiliği unutmaz efendim, diye gülümsedi. Kurtardığınız o çocuk bendim.

İşte Bizim Sevgili (?) Yöneticilerimiz

Yorumlar Tüm Yorumlar (30)

Tgs ramp ~ 6 yıl önce
Az adam çok iş,Günde bir tim neredeyse 20 uçak yükleyip boşaltıyor.Hakkı ise 10 uçak,bana gel tgsde şef müdür ol deseler olmam,çünkü hergün sol taraftaki defterlerine yüzlerce ah ve vebal yazdırıyorlar.Bu kadar kişinin vebaliyle mahkemei kübrada nasıl hesap vereceksin ! Tgs de yönetici olmakmı Allah korusun !

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Türkiyem ~ 6 yıl önce
Fuzuli, yüzyıllar öncesinden şöyle der: "Acep zemaneye kalduk, gelinuz ağlaşalum..." Her çağda yeni nesilden serzeniş olmuştur o devrin yetişkin nesli tarafından... Zamane çocuğu diyerek hafiften eleştiri getirilmiş, bunun da doğal, değişime dair olduğuna hükmedilmiştir. "İnsanlar, babalarından ziyade zamanlarına benzer" lafı, bu kuşak çatışmasını resmeder bize. Ancak aşağıda okuyacağınız, bizim zamanemize dair tespitler, klasik kuşak çatışmasındaki yetişkin söylenmesinin ötesine taşan "kırılmalar" içeriyor. İster İbni Haldun'un asabiyet örgüsündeki 4'üncü nesil değil, ister Y kuşağı filan, bu defa durum farklı... Aşağıda Doğan Ceylan adındaki bir müfettişin bu nesil için sıraladığı bulguları okuyacaksınız. Bence köpürmeden önce birkaç not alın ve "aynayı tuttum yüzüme, kendim göründüm gözüme" mısralarını mırıldanın... Hayatın gerçeklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor. Şehitler için gözyaşı döken kendi ana babalarını anlamıyorlar. Başkalarının çocukları için ağlamaya anlam veremiyorlar. Yanı başımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar, ölen on binlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor. Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve yürekleri hiç acımıyor. Hayatlarının odağındaki tek şey eğlenmek... Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence olarak görüyorlar. Kendileri için yapılan fedakârlıkların hiç farkında değiller. Kıymet bilmiyorlar ve vefasızlar. Herkesi kendilerine hizmet etmek için yaratılmış görüyorlar. İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine getirebildikleri ve ne kadar eğlendirdikleriyle orantılı. Hayatlarında eğlenmekten başka bir amaç olmadığı için artık tek eğlence kaynağına dönmüş telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar. Çocuklar hayattan bihaber. Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında, acıkmalarına fırsat bile vermiyoruz. Öyle ki yemek yemeyi bile işkence görür hale geliyorlar. Susuzluk nedir, hiç bilmiyorlar. Hiç susuz kalmamışlar. Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda içecek taşıyoruz. Çocuk daha 'susadım' demeden ağzına suyu dayıyoruz. Çocuklar hiç üşümüyor. Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz. Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz, hiç titremiyorlar. Çocuklar hiç ıslanmıyorlar. Evden arabaya kadar üç metrelik mesafede şemsiyesini başına tutuyoruz. Saçına bir tek yağmur damlası düşürmüyoruz. Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar. İki adımlık mesafelere bile arabayla götürüyoruz, yorulmasınlar diye. Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz. Bu yüzden varlığın kıymetini bilmiyorlar. Çocuklar hissetmiyor yaşamı. Açlığı bilmedikleri için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmedikleri için sokaktaki evsizleri umursamıyor. Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek ülkemize. Bu sorunu devlet derinden hissetmeli. Bu sorunun çözümü için çalıştaylar düzenlenmeli. Öğretim programları ve ders materyalleri revize edilmeli. Okulların duygu eğitimi konusunda rolleri artırılmalı. Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli. Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Türkiyem'e ~ 6 yıl önce
Fuzuli, İbn Haldun iyi ama zaman ve şartlar farklı. Her çocuk öyle bencil,düşüncesiz değil genelleme yapmak da doğru değil. Ailelerde de hatalar var, boyuna değişen eğitim sisteminde de siyasette de siyasilerde de. Günümüzde insanlarımız,siyasiler ve yanlış politikalar sonucu birbirine öyle düşman edildi ki maalesef kötü bir şey oldu mu neredeyse göbek atıp sevinecekler. Ayrıca, susuzluğu,açlığı bilmek için illa sıkıntı çekmek mi gerekir? Tıpkı iyi bir seyis olmak için at olmaya gerek olmaması gibi. Norveç,İsveç gibi zengin ülkeler fakir ülkelere yardım yapıyorlar,onların çocukları aç mı susuz mu? Kendi çocuklarınızın üstüne titremiyor musunuz? Kim çocuğunun üşütüp hasta olmasını ister? Bu sorun yok mu var ama çözümü bu değil. Siyasiler akıllarını başlarına almalı,söylediklerine,hareketlerine dikkat edip doğru ve gerçek eğitimle büyük,küçük tüm insanlarımızı egitmelidir. Ülkeyi çözerse ancak siyaset çözer millet değil.
#TurkishTechnic ~ 6 yıl önce
#TurkishTechnic

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Tegese ~ 6 yıl önce
7.Torpil tipi yöneticiler Bu tip yöneticiler torpille gelmiştir.Karşısında eğilip bükülenleri sever.Torpille geldiginden her bir üst yöneticinin dedigini sorgu sualsiz uygular.Karşısında biri konuşunca ,söyledigi cümlenin içinden kelime seçer -yaparmısın -yapabilirsin -yapsana örnegindeki gibi kelimelere takılır ,acaba bana emirmi veriyor diye düşünür, bu fitne ateşi onun kalbinde büyük bir vesveseye yol açar.Yöneticilerin işleri gerçekten zor, karşısındakinin beynini okuyan bir makine icat edilmedikçe,bu fitne ve vesveseyle yaşamak gerçekten zor,Allah kimseyi bu duruma düşürmesin.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Teknik ~ 6 yıl önce
Teknikte grev olacak sendika iş veren anlaşmazlığı var siz tek bir haber yapmiyorsunuz. Hikaye anlatıyorsunuz

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP TEKNİK. ~ 6 yıl önce
SN OKUR. BEN BU SİTEDE HABER YAZMIYORUM.SİZ GREV OLABİLECEĞİNE İNANIYOR MUSUNUZ?
Teknik ~ 6 yıl önce
Benim neye inandığım değil mesele havacılık haberleri adı altında kurulmuş sitenizde kopyala yapıştır haber yapıyor olmanız. Grev olsun yada olmasın yok mu yazacak bir kaleminiz niye haberdar etmiyorsunuz olan biteni.
CVP TEKNİK ~ 6 yıl önce
TEKRAR BELİRTEYİM. BEN HABER YAZMIYORUM. İKİSİ ARASINDAKİ FARKI GOOGLE'DAN BULUP ÖĞRENEBİLİRSİNİZ. YAZILARI BEĞENİP BEĞENMEMEK SİZİN TAKDİRİNİZ. BEĞENMEDİĞİNİZE GÖRE OKUMAZSINIZ OLUR BİTER.KÖŞEYİ FUZULİ YERE İŞGAL ETTİĞİMİ DÜŞÜNÜYORSANIZ ŞİKAYET MERCİ'İ PATRONDUR.
aslanım teknik. ~ 6 yıl önce
bu adam yazı yazamıyor. ver eline bir tornavida Göster ona vidaların nasıl sıkılacağını.umarım anlarsın.
Teknik ~ 6 yıl önce
İnanıyorum ve olacak. Tarihinide veriyorum son baharda
Tgs ~ 6 yıl önce
Bu şuna benziyor işçiyken başı açık, memurluga yükselince başörtü takanı gördük.ne değişti acaba? Vefaya gelince,vefa fatihte bir semt sadece ! Gerçek hayatta birine on iyilik yaparsın,sonunda bilmeden ona yapacağın bir kötülük ,o yaptığın on iyiliği götürür,artık senden daha kötüsü yoktur.iş hayatıda öyle onlarca defa başarından ötürü tebrik alırsın ,yapacagın bir hata “sen bu işi yapamıyorsun bırak derler.vefa ? Tgsde Yönetici tipi silsile halinde bir üst yöneticinin talimatlarını uygulayan yönetici tipidir.”Burayı benmi kurtaracagım “görüşü hakim olarak sorumluluk almaz.Konuşanı sevmez,konuşmazsan burda barınabilirsin görüşü hakimdir.Burda yönetici içerde konuşlanmış belli memur tiplerinden dedikodu şeklinde bilgi almayı sever.çok fazla söze gerek yok liyakatın ve vasfın olmadığı yerde kalite ve istikrar beklenemez yokta zaten ! Bunlar hep ahir zaman alametleri ben normal karşılıyorum.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP BİLEN BİLİR. ~ 6 yıl önce
İSMİN İKİ HARFİNİ SİLİP BAŞTAKİ, SONDAKİ İLE ORTADAKİ HARFİ YAZMAK BANA GÖRE DOĞRU DEĞİL. KUSURUMA BAKMAYINIZ LTF.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Sn Çetin bey ~ 6 yıl önce
Yönetici,çalışan,patron vs toplamında insan kalitemiz, eğitim,görgü,edep,adap,vicdan,insani özellikler vs ile doğru orantılıdır. Demek ki biz bu yönlerde iyi değiliz ki iyi insanlar ve yöneticiler yetiştiremiyoruz. Ülkemizdeki son yıllardaki eğitim ve insanları birbirine düşman etme,ayrıştırma politikaları sayesinde bilim,ilim,teknoloji,eğitim aklınıza ne gelirse her konuda geriyiz ve bu kafaya devam ettikçe daha da gerileyeceğiz maalesef. Bize ne oldu diyorsunuz demek ki biz eskiden de kötüymüşüz ki şimdi bu haldeyiz. Eğitimsiz,cahil,herşeyi para ve çıkar olarak gören aileler büyük oranda kendileri gibi insan yetiştirirler ne yazık ki. Tabii bunda devlet politikası olarak eğitimsiz bırakılmalarının da payı var. Ölmüş insana küfür eden toplum olmuşuz hala atıp,tutuyoruz en iyi,doğru,dürüst ,misafirperver vs millet biziz diye. Bu nefretin,hıncın,öfkenin sadece parasızlıkla alakası olduğunu sanmıyorum. Tayland,Tayvan,Vietnam gibi ülkeler yanında Çin gibi dünya devi de fakir (nüfusun sadece 200 milyonu ortalama ve üstü gelir kazanabiliyor) ama şiddet,tecavüz vs suç oranları nüfuslarına oranla çok düşük, dini açıdan bakarsanız Katolikliğin yoğun olduğu Latin Amerika ülkelerinde de suç çok yüksek tıpkı müslüman ülkelerdeki gibi yani din ile de alakası yok. Haklısınız, her sabah gazete okumak,haber izlemek moral bozmaya yeter de artar . Fetö'yü,onu şımartanlar,kandırılanlar içimize soktular hala da içimizdeler. Kardeşi fetö'den tutuklu adamı bakan yapıyorlar daha ne diyelim? Dost dediğiniz ülkeler,uzun yıllardır aleyhimize ne varsa yapıyorlar peki onlara biz ne yapıyoruz, iş,ihale yağdırıyoruz,vatandaşlarını ya kimlikle ya kapıda vizeyle ülkemize sokup,vergisiz,ev,arsa almalarına izin veriyoruz. Dünya'da kurucusuna bizim kadar hakaret eden,aşağılayan başka bir toplum var mıdır acaba? Sevmeyebilirler ama saygılı olmak zorundalar. Toplumumuzu kul'a kulluk'dan kurtarmış,aydınlatmış,fikri hür,vicdanı hür olun demiş,eğitime,gençlere,çocuklara önem vermiş,geleceği taa o zamandan görüp bugün başımıza dert olan ağalığı,şeyhliği,tarikat,cemaatleri yasaklamış, 57 sene hastalıklar ile geçirdiği ömürde ülkesi ve milleti için 11 savaş'ı bizzat cephede yaşamış,ülkemizi ve bizi kurtarmış,özgürlük vermiş hala O'na karşı nankörlükte,adilikte,saygısızlıkta,O'nun bize kazandırdığı Cumhuriyet'in değerleri sayesinde devleti yönetenlerden tutun vatandaşa kadar sınır tanımıyoruz. Aslında bazen düşünüyorum da suç O'nda. Niye kurtarıyorsun bu milleti? Manda olsalardı ya da başka ülkelerin sömürgesi o zaman görürdüm onları.Saygılar,hürmetler.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP SN. ÇETİN B. ~ 6 yıl önce
NOTUNUZU İKİ KEZ OKUDUM. NE DİYEBİLİRİM Kİ. HAKLISINIZ, SÖYLEDİKLERİNİZİN TÜMÜ DOĞRU MAALESEF.
km ~ 6 yıl önce
yazınız güzeldi ta ki müslüman kelimesi işin içine girene kadar.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP KM ~ 6 yıl önce
PEKİ BUNLAR DOĞRU DEĞİL Mİ? Dindar görünüyoruz ama Müslümanlığın beş şartından başka diğer emirlerini umursamıyoruz. Yalan söylüyor, birbirimizin hak ve hukukuna dil ve el uzatıyoruz. Düşüncesi bizden farklı olan insanlara kem gözle bakıyor, kötü duruma düşmelerine seviniyoruz "DAHA DA UZATILABİLİR. YANLIŞ BİR ŞEY SÖYLEDİĞİMİ, YAZDIĞIMI ZANNETMİYORUM
havacı ~ 6 yıl önce
ayni TGS yi tarif etmişsiniz...al şef,müdür maaşını ne şiş yansın ne .....;)

Yanıtla

Kalan karakter 1000

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000