HAVACILIKTA MAFYAVARİ OLAYLAR…

Bu yazı ne bir senaryodan alıntı ne de bir efsanedir. Tamamen olaylara karışmış kişilerle yapılan görüşmeler sonrasında yazılmış bir yazıdır. Yani yazının kahramanları sektörümüzün içindedir ve halen çalışmaktadırlar.

Herşey bir ihbar üzerine ortaya çıktı. ‘Asarım, keserim, biçerim’ diyen bir kişinin varlığından bahsedildi. Sonra bu kum tanesi kadar küçük iddianın peşine düşüp kovaladık, kovaladık ve kovaladıkça altından bir dolu iddialar çıktı.

Konunun özü şu; bir temsil gözetim şirketi pazardaki payını artırmak için çeşitli zorbalıklar yapıyor. Yazının içeriğini de zorbalık yapıyor denenlerle zorbalığıa maruz kalanlar arasında yapılan görüşmeler neticesinde hazırlamış bulunuyoruz.

Marketteki pazar payını artırmak isteyenler diğer servis sağlayıcılarla sürekli çatışma halinde. Hatta masalara silahlar konacak kadar ileri gitti bu olaylar.

Temsil gözetim şirketleti arasındaki bu kavganın çıkış noktasında yakıt işinde çalışan bir kişinin organize ettiği iddia ediliyor. Yakıt işinde çalışan bu kişiyi tüm sektörün tanıdığını biliyorum.

Yukarıda da belirttiğim gibi isim yazmak istemiyorum ama o kişi ile ilgili vahim iddialar sözkonusu. 

Bir örnek verelim. Sadece iki şirket arasında yaşanan bu örnek temsil gözetim firmaları arasındaki kavganın ve çekişmenin ne boyutta olduğunu görmeniz açısından yararlı olacaktır.

İddiaya göre bir temsil gözetim firmasında çalışan yönetici pozisyonundaki kendi patronunu kötüleyerek digger temsil gözetim firmasında işe alınmayı  sağladı. Aslında bu bir oyun idi. Şirket değişiminin asıl nedeni o şirketin bilgilerini ayrıldığı şirkete aktarmak idi. Ama bu durum yeni şirketinde kısa sürede anlaşıldı. Hatta bu ajan kişinin hem ayrıldığı şirketten hem de yeni şirketinden maaş aldığı iddia edildi. Bu iddialar ve şüpheler üzerine bu kişi işten çıkarıldı.

İşten çıkarılır çıkarılmaz ise eski çalıştığı yere döndü. Bu dönüş kişi hakkındaki iddiaları güçlendirdi.
 
İki şirket arasında gidip gelen bu kişinin işe alınmaması için uyarı gönderildi. Ancak uyarı dikkate alınmadı. Ardından bir uyarı da doğrudan haberci gönderilerek yapıldı. Bu uyarı da dikkate alınmayınca bu sefer şirketin Diyarbakırlı ortağı bizzat kendisi giderek ikazda bulundu.

Ancak bu ikaz sırasında çok ilginç bir  olay yaşandı. Anlatılana göre ikaz yapılan kişinin ayakları titredi. Yanına sektörün abisi sayılacak bir kişiyi çağırdı. Diyarbakırlı turizmciden korkan bu temsil gözetim firması sahibi korkmuyormuş havası yaratmak için ‘benim silahım var’ deyip konuyla alakası olamayn bir hamle yaptı. Diyarbakırlı turizmci ‘getirde görelim’ dedi. Silah ortaya geldi. Ama Diayarbakırlı iki silahı birden çıkarıp masaya koydu. Bana göre bu bir restleşmeydi. Silahtan korkmayız mesajı verildi.

Bu olay ne derece tehlikeli rekabet yaşandığını gösteriyor. Temsil gözetim firmaları arasında yabancıları firmalarında tehdit edildiği bilgisi var. Bu firmalardan biriyle telefonla görüştüm. İsmini açıklamak istemiyorum. Ama bu olayların tetikçisinin yakıt işi ile uğraşan kişi olduğunu vurguladı. Bir çok vukuattan bahsetti. Ama bunları şimdilik yazmak istemiyorum.

Temsil gözetim firmaları arasındaki kavga nereye gider bilmiyorum ama şimdilik ortada bir tehdit mekanizmasının olduğunu biliyorum. Hatta birkaç kişinin canının yandığını müşterilerinin elinden alındığını da biliyorum.

Yakıt işi ile uğraşan kişi temsil gözetim firması ile ortak. Acaba buradaki sorumlu kim? Bu sektörde korku ile iş yapılamayacağını bilmiyorlar mı? Korkarak da iş yapamazsınız.

Sonuç olarak sektörün alt oyuncularında kıyasıya kavga, kıyasıya rekabet ve kıyasıya bir bel altı mücadele sürüyor. Yakında havacılık sektöründeki kaset savaşlarına da sahne olursak şaşmayın.

KENDİ KUYULARINA DÜŞTÜLER…

Geçen hafta AirportHaber’in Atatürk Havalimanı Basın Odası’ndaki bilgisayarı hem etik olmayan hemde ahlaki olmayan bir yolla sökülüp dışarı atıldı. Sanırım basın tarihine geçecek bir olay bu. Çok geçmeden ALLAH onları kazdıkları kuyuya düşürdü. Yine haberimizi çaldılar. Hem aynı ortamda çalışmak istemiyorlar hemde haberlerimizi çalıyorlar. Taktiri yüce okuyucularımıza bırakıyorum…