"YAPILANLAR FACİAYDI"

Nevşehir’de İcmal Dergisi’nin düzenlediği muhteşem gençlik kurultayının ardından Kayseri Havaalanı’ndayız. 40 kişiye yakın bir grupla 5 Ağustos günü saat 17.20’de kalkacak olan Türk Hava Yolları’na ait uçağın kalkış saatini bekliyoruz. Aramızda Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş da var.

Kulaklarımızda Sayın Baş’ın sabahleyin Nevşehir’de 5 bin kişiye yaptığı o muhteşem konuşma çınlıyor. Ülkenin birlik ve beraberliğinin nasıl sağlanması gerektiğini, Türkiye üzerinde oynanan oyunları anlatan konuşması ayakta alkışlanıyor. Gençler, kadınlar, çocuklar, babalar, anneler gözyaşı içine izliyor o muhteşem konuşmayı.

Biz bu düşünceler içinde iken yolcuların bir bölümü havaalanında uçağa alınacakları bekleme salonuna girmek üzere x-ray cihazından geçerken akıl almaz bir tahrik ve engellerle karşılaştılar. Özel güvenlik görevlilerinin aşırı davranışları dikkat çekti. Haydar Baş’la birlikte yolculuk yapan kafiledeki çocuklar didik didik defalarca cihazdan geçirildi. Alanda bulunan Koreli yolcular gayet rahat bir şekilde x-ray cihazından geçirilirken, heyetimizde bulunanlara hissedilir bir kasıtla defalarca arama yapıldı.

Kadınlar defalarca cihazdan geçirildi. Sonra da ipler koptu. Heyette bulunan gazetemiz yazarlarından Sinem Karadaş iki kez x- ray cihazından geçirildi. Yetmedi, “takılarınızı çıkartın” denildi. Yetmedi üzeri elle aranmak istendi. Karadaş, “üzerimi aramanıza gerek yok, elinizde cihaz var, onunla arayın” demesine rağmen arama yapmakta ısrar edildi.

Rutin uygulama, iki kez x- ray cihazından geçen birinden hala uyarı geliyorsa el detektörüyle üzerinin aranmasıdır. Ne hikmetse özel güvenlik elemanları büyük bir aymazlık örneği sergileyerek kolay olan yolu değil kendilerini vatandaşla karşı karşıya getiren yolu seçtiler.

Çıkan tartışma sonucu oluşan gerginliğe polis müdahale etti. Polisler olayı yatıştırması gerekirken adeta ateşin üzerine benzin dökercesine hareket ettiler. Sinem hanım yaka paça dışarı atılmak istendi. Büyük bir gerilim yaşandı. Vatandaşlar olaya büyük tepki verdi.

Ardından daha vahim bir olay yaşandı.

Prof. Dr Haydar Baş, x- ray cihazından geçerken tekrar tekrar geçmesi istendi. Belindeki rahatsızlıktan dolayı baston kullanan Baş’a en basit insani nezaketi göstermesi göstermekten uzak olan polisler, üstüne üstlük onunla tartışmaya başladılar. Sinem Karadaş’ın yaşadığı olayı bahane ederek bütün yolcuların tekrar cihazdan geçmesi için dışarı çıkmasını ve Baş’ın da dışarı çıkmasını istediler. Bir polis memuru, gözümüzün önünde Sayın Genel Başkan’la ağız dalaşına girdi. “Sayın Başkanım, buyurun sizi şöyle alalım, kusura bakmayın, küçük bir tatsızlık oldu” diyerek onu iç salonda oturtması gereken polisler, yaka paça dışarı atmak için yarışa girdiler.

Sanki karşılarında 50’den fazla kitap yazmış, yüzlerce konferans vermiş, bir partinin genel başkanı olan ve herkesin tanıdığı bir kişi değil de sarı çizmeli Mehmet Ağa varmış gibi davrandılar. O sırada cihazdan geçen Koreli yolculara o kadar nazik davranılıyor, “buyurun madam!” diye öyle iltifatlar ediliyordu ki!

Bunun bir tek izahı var: Kayseri havaalanındaki polisler son derece tavırlı ve ideolojik bir yapıya sahip. En küçük nezaketi dahi bir lidere çok görüyorlar. Çünkü yüzlerce kez uçak yolculuğu yapmış, bu yolculuklarında polislerin gayet anlayışlı ve nazik tavrıyla karşılanan Baş’ın reva gördüğü bu muamele Kayseri’ye özgü olsa gerek. Bir polis memurunun iki elini Sayın Baş’ın yakasına doğru uzatarak adeta karşısında eşkıya varmış gibi gözlerinin feri geçmiş bir şekilde konuşmasını asla unutmayacağız.

Acaba Baş’ın üzerinde nükleer silah mı bulacaklarını sanıyorlardı!

40 yıldan beri bu ülkede birlik ve beraberliği sağlamak için mücadele veren bir insana bu ülkenin bir havaalanında reva görülen muameleyi şiddetle kınıyoruz.

Sonunda ne mi oldu?

Tam uçağa binmek üzere iken tekrar güvenlik kontrolünden geçirilmek için salondan dışarı çıkarmak istenen yolcular yoğun tepki verdi. Bunun adı açıkça kovulma idi. Onlarca yolcuyu ve bir Genel Başkanı “hadi yallah diye dışarı kovarak” güvenliği sağlayacaklarını sananlar aslında kendilerinin güvenilir olamadığı ortaya koydular.

Dışarı atılan yolcular bu şartlarda güvende olmadıklarını söyleyerek uçağa binmediler. Evet, tam 30 yolcu uçağa binmedi. Seyahat özgürlükleri kısıtlandı. Milyarlarca lira zarara uğradılar. İstanbul’a ben dahil olmak üzere kara yoluyla gitmek zorunda kaldık.

Bu bir utançtır, ayıptır, eziyettir.

Kayseri Valisi’nin ve Emniyet Müdürü’nün “polislere seminer vererek” böyle yerlerde ideolojik bir tavır takınmanın çok ciddi toplumsal infiale yol açacağını, “saygının” en temel insani değer olduğunu öğretmesini temenni ediyoruz. 

Muharrem Bayraktar / Yeni Mesaj