Sivil havacılık bana göre uluslararası ölçekte Türkiye’nin en başarılı olduğu alan. Türk Hava Yolları küresel arenadaki belki de en güçlü markamız. Havacılık kültürümüze yeni kavramlar getiren Pegasus da çok iyi performans gösteriyor. THY ve Lufthansa’nın ortak kuruluşu SunExpress ile AnadoluJet, BoraJet, Onur ve Atlasjet havayolları da Türkiye’nin uçuş ağına muazzam katkı yapıyorlar.
THY çok hızlı büyüyerek İstanbul’u dünyanın en önemli havacılık merkezlerinden biri haline getirdi. Dünya hava trafiğinin yüzde 65’i Türkiye hava sahasını kullanan uçaklarla gerçekleşiyor. İstanbul Atatürk Havalimanı da en yoğun 10 meydan arasında.
İsrail’den Ermenistan’a Ürdün’den Yunanistan’a kadar yakın coğrafyamızdaki yüzbinlerce yolcu çok iyi bağlantı imkanı sağladığı için uzak noktalara İstanbul aktarmalı olarak uçuş yapıyor. Lufthansa’nın THY ile yeni işbirliği fırsatları için gayret göstermesi de bununla ilgili. Çünkü Avrupa pazarı artık büyümüyor. Hava trafiğinde Asya, Ortadoğu ve Kuzey Amerika’nın ağırlığı artıyor.
Gelecek, bu noktalar arasında başarılı uçuş planlamaları yapan ve doğru büyüme stratejisi izleyen havayollarının olacak.
THY dünyadaki birçok havayolunun pastasından pay alıyor.
Bu yönüyle Avrupa’nın en büyük dört taşıyıcısı arasında bulunuyor.
Fiziki sınırlarına ulaşan Atatürk Havalimanı’nın kapasite sorunu olmasaydı çok daha iyi performans gösterebilirdi. Vaktiyle adımlar atılabilseydi; Yenibosna, Ataköy, Florya bölgesi binalarla kuşatılmasaydı, yeni bir pist ve park alanları yapılabilir, Atatürk Havalimanı daha uzun yıllar kullanılabilirdi.
Ulaştırma, Şehircilik ve Haberleşme Bakanlığı, DHMİ gibi düzenleyici kurumlar havayolu sektörü kadar hızlı koşamadı.
İstanbul’da yapılması planlanan yeni havalimanı, ekonomiye ve çevreye ağır bir maliyet getirse de belki bu sıkışan hava trafiği sorununa çözüm getirecek. Ancak ne zaman tamamlanacağını kestirmek güç... İlk pistin 2017- 2018 aralığında bitirileceği söyleniyor ancak ben 2020’den önce tamamlanmasını zor görüyorum. Zira bütün devasa yatırımlar giderek artan maliyetlerin baskısı altında.
İşte tam bu ortamda Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren kritik bir gelişme oldu. Birleşik Arap Emirlikleri’nin en önemli merkezlerinden Dubai tam 32 milyar dolarlık yatırımla yeni bir havaalanı inşa etme kararı aldı. 2020’de hizmete açılması planlanan meydan yılda 120 milyon yolcu taşınacak.
Bu adım doğrudan İstanbul’u hedef alıyor. Çünkü yakın bölgede başka rekabet edebilecekleri yer yok.
Diğer taraftan bölgenin üç önemli havayolu Emirates, Etihad ve Qatar Airways inanılmaz hızla filolarını genişletiyor. Qatar’ın yapacağı büyük uçak alımının ilk adımı gelecek hafta gerçekleşecek. Siyasi tercihlerin de etkisiyle Türkiye’yi çok yakından izleyen Qatar, Ankara’dan uçuş yapan çok az sayıda küresel şirketten biri.
Körfez’in bir başka önemli aktörü Etihad kısa süre önce 2.4 milyar dolarlık imzayla İtalyan havayolu Alitalia’yı bünyesine katmak için adım attı.
Sözünü ettiğim Arap şirketleri şu an Airbus ve Boeing’in en büyük müşterileri durumunda. Bir anlamda Batı dünyasındaki uçak endüstrisi bu coğrafyadan gelen yüksek taleple ayakta duruyor.
Arkalarına petrol gelirlerini alan ve çok zengin hizmet sunan Körfez Havayolları THY’ye çok ciddi rakip durumundalar.
Türkiye, yeni havalimanları, uçak filosu yönetimi ve altyapı konusundaki yatırımlarda yanlış yaparsa bugünkü avantajlı konumunu Körfez ülkelerine kaptırabilir.
Hakan ÇELİK / POSTA
Yorumlar Tüm Yorumlar (19)