02 Ocak 2010, Cumartesi 07:39:19

Noel'de 11 Eylül korkusu

ABD 11 Eylül'ü unutamıyor. Neredeyse yaşanan her olay ABD'lilere o günü tekrardan yaşacaklarmış hissi veriyor...

Başkan Obama ve ailesi, bu yılki Noel tatilini adeta dört gözle beklemişti.

Beyaz Saray’a taşındıklarından bu yana geçirecekleri ilk Noel ve yılbaşı için, Obama’nın çocukluğunu geçirdiği eyalet olan Hawaii’nin Oahu adasını seçmişlerdi.

Adanın 36 bin nüfuslu Kailua kasabası, bunun için idealdi. Obama, eşi ve iki kızının yanısıra kızkardeşi Maya ve iki aile dostuyla eşlerini de Kailua’ya getirdi.

Böylece Reagan’dan bu yana 20 yılı aşkın bir süredir ilk kez bir Amerikan başkanı, Noel tatilini Washington ve komşu eyalet Maryland’daki Camp David dışında bir yerde geçirecekti.

İlk üç gün, gözlerden uzak kalmaya çalıştı, Obama. Kasabanın yanıbaşındaki deniz piyade hava üssünde sabah egzersizi yapmak, arkadaşlarıyla altı saat kadar golf oynamak ve yol üstündeki vatandaşlara iyi tatiller dilemek dışında fazla ortalıkta görünmedi.

Taa ki Noel günü Amerika’ya yeni bir 11 Eylül korkusu yaşatan uçak bombalama girişimine kadar...

Askeri danışmanı, Amsterdam’dan Detroit’e uçan Northwest havayollarına ait bir yolcu uçağının, bacağındaki patlayıcıyı ateşlemeye çalışan Nijeryalı bir yolcu tarafından düşürülmek istendiğini haber verdiğinde, Obama, deniz kenarındaki evinde ailesiyle birlikte Noel şarkıları söylüyordu.

Hemen eşi ve kızlarından özür dileyip, bunun gibi olağanüstü durumlar için yerleştirilen güvenli telefon hattını kullanarak Washington’daki ekibiyle temasa geçti, ardından da yazılı brifing notları aldı. Ancak Obama’nın bu olaya rağmen Hawaii’deki tatiline devam etmesi ve kamuoyuna açıklama yapmak için üç gün beklemesi, eleştiri oklarına hedef olmasına yolaçtı.

Amerika’da başkanların tatilleri, özellikle savaş ve ekonomik bunalım dönemlerinde çoğu zaman tartışma konusu olur. Uçak bombalama girişimi olmasaydı bile, Obama’nın, her 10 Amerikalı’dan birinin işsiz olduğu ve otuz bin askeri daha Afganistan’a gönderme kararı verdiği bir sırada, on gün boyunca sahil kenarında, geceliği 4 bin, piyasa değeri yaklaşık 9 milyon dolar olan, beş yatak odalı, 650 metrekarelik bir evde tatil yapmakla eleştirilme riski aldığı kesindi.

Demokrat başkanın Cumhuriyetçi rakipleri, uçak bombalama girişimini, Obama’nın terörle mücadeleyi ciddiye almadığı yönündeki genel eleştirilerini yinelemek için kullandılar. Beyaz Saray ve başkanın Demokrat müttefikleri ise, bomba girişimcisini durdurmakta başarısız olan güvenlik sisteminin, bundan önceki başkan olan George W. Bush döneminde uygulamaya konduğunu hatırlattılar. Ayrıca eleştiride bulunan Cumhuriyetçilerin, güvenliğe daha fazla ödenek ayıran harcama tasarısını veto ettiğini ve bir Cumhuriyetçi senatörün, Ulaşım Güvenliği İdaresi’nin yeni başkanının Senato’da onaylanmasını beklettiğini belirttiler.

Obama’nın uçak olayına gösterdiği tepki ya da kimilerine göre tepki eksikliği, akıllara Bush’un Katrina kasırgasına karşılık vermekte geç kalmasının yolaçtığı eleştirileri getirdi. O sırada Demokrat bir Kongre üyesi olan Rahm Emanuel, Bush’u, Katrina felaketinin ardından yaz tatilini yarıda kesip Washington’a dönmemekle suçlamış ve “başkan dağ bisikletinden inip işine derhal geri dönmeli” diye açıklama yapmıştı.

Şimdi, yani dört yıl sonra Emanuel, Obama’nın Beyaz Saray personel şefi ve yardımcıları, Bush’un danışmanlarının Katrina sırasında Bush için saydıkları gerekçeleri, bu kez Obama için gündeme getirdiler:

Yani, “Başkan nerede olursa başkandır ve kapalı kapılar ardında danışmanlarıyla görüşüp gereken emirleri vererek faaliyet göstermeye devam etmektedir.”
Saldırı girişimine hedef olan uçak

Ancak bu krizde şimdiye kadarki en büyük eleştiri okları, Bush döneminin aksine Obama’ya değil, onun iç güvenlik bakanı Janet Napolitano’ya yöneltildi. Olaydan iki gün sonra, Pazar günkü televizyon programlarına çıkan Napolitano, 23 yaşındaki Nijeryalı Abdülfaruk Abdülmutallib’in bacağına yapıştırdığı patlatıcıyı ateşlemeye çalıştıktan sonra yanındaki yolcular ve uçuş görevlilerince durdurulduğu olayı, “uçuş güvenlik sisteminin başarıyla geçtiği bir test” olarak nitelendirdi.

ABC televizyonunda “Son bir kaç gün içinde sistem, çok çok pürüzsüz biçimde işledi” diyen Napolitano, daha sonraki açıklamalarında belirsiz ifadeler kullandı ve sistemin genelde iyi işlediği anlamına gelen açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalar büyük tepki toplayınca, Beyaz Saray yetkilileri, Napolitano’nun, sistemin olaydan önce değil, sonra iyi işlediğini kastettiğini belirterek düzeltme yapmaya çalıştılar.

Napolitano’nun yarattığı tartışmanın ardından basına ikinci kez açıklama yapan Obama da, olayın hem sistem, hem de insan hatasından kaynaklandığını kabul etti. Obama, Amerikan istihbarat birimlerinin, ellerinde Abdülmuttalib’le ilgili dikkat çekmesi ve bir araya getirilmesi halinde güvenlik birimlerini harekete geçmesini gerektiren bilgiler bulunduğunu da kabul etti.

Olay ardından tüm dünnyada güvenlik önlemleri artırıldı

Bunlardan en önemlisi, Abdülmutallib’in babasının daha önce, oğlunun “bir şeyler planlıyor olabileceği” endişesiyle Nijerya'daki ABD Büyükelçiliği ile temas kurduğunun ortaya çıkmasıydı. Ancak büyükelçilik, Abdülmutallib’in Amerika vizesini iptal etmek yerine, yeni bir vize başvurusu halinde hakkında tam soruşturma yapılmasına karar vermişti. Bu bilgi Washington’a aktarıldığında da, “bir teröristle ya da terörist örgütle bağlantılı ya da temas halinde olduğu bilinen ya da şüphelenilen” 550 bin ismin yeraldığı listeye dahil edilmiş, ama uçuşu yasaklanan kişiler arasına eklenmemişti.

Bu arada dünya çapında telefon dinleme ve haberleşmeleri izlemekle görevli olan Ulusal Güvenlik Ajansı, El Kaide’nin Nijeryalı bir kişiyle saldırı düzenlemeyi planladığına ilişkin bilgiyi CIA’ye göndermesine ve Abdülmuttallib’in Yemen’de olduğu bilinmesine rağmen, bu iki halka birleştirilmemişti. 11 Eylül saldırılarından sonra, bu saldırılar öncesindeki halkaların birleştirilememesinden alınan dersle kurulan Ulusal Terörle Mücadele Merkezi, bu görevinde yine başarısız kalmıştı.

Şimdi Amerika’ya uçan binlerce yerli ve yabancı yolcu, havaalanları ve uçaklarda alınan olağanüstü güvenlik önlemlerinin yarattığı çileyi çekerken, pek çok Amerikalı, New York Times gazetesinin köşe yazarlarından Maureen Dowd’un ifade ettiği şu soruyu kendilerine soruyor:

“Eğer öz babasının Nijerya’daki Amerikan büyükelçiliğini alarma geçirdiği,uçak bileti nakit parayla ödenmiş ve yanında hiçbir bagaj taşımayan, vize yenilenme talebi İngiltere tarafından reddedilmiş, El Kaide’nin barınağı Yemen’de Arapça öğrenmiş, ismi terörle mücadele izleme listesinde bulunan ve tuhaf görünümlü iç çamaşırında güçlü bir patlayıcı taşıyan bir Nijeryalı’yı yakalayamayacaksak, kimi yakalayabiliriz ki? ”

(BBC Turkish)

Noel'de 11 Eylül korkusu

Yorumlar

Bu haber için henüz yorum gönderilmedi.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000