Kayıp Malezya Havayolları uçağında yeni gelişme!

Kayıp uçak MH370’in yerinin resmi açıklaması yetkililer tarafından yapıldı. Gizli matematiksel verilere dayanılarak, uçağın Hint Okyanusu’nda olduğu düşünülüyor.

Bu durum da 239 kişinin ortada hiçbir fiziksel kanıt yokken ölmüş olduğunun iddia edildiği anlamına geliyor. The Plane That Wasn’t There’in yazarı Jeff Wise, durumu son derece korkunç bulduğunu ve böyle bir şeyin eşi benzeri görülmemiş bir durum olduğunu söyledi.

Açıklamalarının devamında bu konu üzerinde durmaya devam eden Wise, yüzlerce insanın, gizli verilerin gizli sayısal analizlerinin sonuçlarının dışında ortada hiçbir kanıt yokken ölü sayılmasının daha önce duyulmamış bir durum olduğunu belirtti.

MH370 sefer sayılı uçuş, 8 Mart 2014 tarihinde Kuala Lumpur’dan Pekin’e yaptığı seferde ortadan kaybolunca, uçağın olabileceği muhtemel lokasyonlarda araştırmalar başlatılmıştı.

Uydu verilerine göre seçenekler iki rotaya indirilmişti. Bu iki rota da uçağın kuzeye ya da güneye doğru uçma ihtimalleri üzerinden tespit edildi.

Kuzey yönlü rota, uçağın Kazakistan’da olabileceğini öne sürerken güney yönlü rota ise Hint Okyanusu’nu işaret ediyordu.

Malezya hükümeti uçağın kaybolmasından yalnızca birkaç hafta sonra, 25 Mart tarihinde, İngiliz uydu iletişimleri firması Inmarsat ve Birleşik Karllık’ın Hava Kazaları Araştırma Şubesi (AAIB) kuzey koridorunu eleme konusunda karar kıldı ancak neden güney rotasını seçtikleri konusunda bir açıklamada bulunmadılar.

Malezya Başbakanı Najib Razak şu şekilde açıklamada bulundu:

“Yeni analizlerine göre Inmarsat ve AAIB, MH370’in güney koridorundan uçtuğunu ve son pozisyonunun Hint Okyanusu civarları olabileceğini belirledi. Bu alan da uçak iniş alanlarına fazlasıyla uzak bir alan. Bu sebeple üzülerek bildiriyorum ki MH370 yeni verilere göre Hint Okyanusu’na indi.”

Uçaktakilerin aileleri Malezya elçiliği önünde eylemler başlattıktan sonra Malezya hükümeti bir açıklama yapmak zorunda kaldı.

Bir sonraki gün, basın konferansında yapılan analizler, haritalar ve grafikler üzerinden çok da ayrıntılı olmayan bir şekilde açıklandı. Açıklamalarda Burst Frequency Offset isimli bir tekniğin kullanıldığı söylense de araştırma ekibinin dışında kimse gösterilen haritaların ve grafiklerin ne anlama geldiğini anlayamadı.