Hayalleri vardı. Gökyüzünün maviliği ve özgürlüğü çekiyordu onu. Ayakları yerden kesildiği an dünyanın en mutlusu oluyordu. Genç girişimciliği havacılık adına umut verip gençlere örnek oluyordu. Ve olmaz olasıca o talihsizlik onu buluverdi.
Gencecik bedeni Akdeniz sularının serinliğinde sonsuzluğa kavuştu. Hayalleri havada kaldı. Onur Yılmaz’dan bahsediyorum. İki yıl önce, hiç olmayanı getirmişti Türkiye’ye. Gençlerin ayaklarını yerden kesecekti. Öyle de başlamıştı. İnatla tüm zorluklara ve kahrolası prosedürlere rağmen yılmadan devam etmişti inanmışlığına.
Gençlerin ayaklarını yerden kesecekti. Hem havacılığı sevdirecek hem de turizme katkıda bulunarak ekonomiye de bir damla su verecekti.
Alanya’da kendi dünyasını kurmuştu.
Bir gün telefonum çaldığında “Ali Bey biz çok güzel şeyler yapıyoruz. Gelin görün bizi de yazın” diye defalarca davet etmişti. Yolum Antalya’ya düştüğünde “ha geldim ha geliyorum” diyerek zamansızlığın verdiği imkânsızlıkla gidememiştim. Bugün kahrediyorum. “Ah keşke gitseydim” diyorum ama iş işten çoktan geçti bile.
Ve sonra IFTE’deki buluşmamızda “Uçan arabayı Türkiye’ye getireceğim” diyerek birçok gencin kısa yoldan zengin olma hayallerine o “İnanırsan yaparsın” diyerek cevap veriyordu. Boş-beleş koşturan biri değildi.
Onur Yılmaz sıcak bir Akdeniz gününde serin Akdeniz sularında Allah’ın rahmetine kavuştu. Ve eminim ki o yine oralarda uçuyor. Rabbim cenneti ile cem eylesin.
Ben hala kendimi affetmiyorum davetine gelemediğim için.
Ruhun Şad olsun.
Ali KIDIK
Yorumlar Tüm Yorumlar (15)