Bir havayolumuz, geçtiğimiz günlerde yorgun olduğu gerekçesiyle görev süresini 14 saatten 16 saate uzatmayan kaptanından savunma istedi...
Bir havayolumuz, geçtiğimiz günlerde yorgun olduğu gerekçesiyle görev süresini 14 saatten 16 saate uzatmayan kaptanından “savunma” istedi. Hızla büyüyen sektöre paralel gittikçe büyüyen meselede işinden olma korkusuyla herkes sustu. Bir tek Sivil Havacılık Akademisi sesini yükseltti. Akademinin açıklamasında çarpıcı detaylar var:
RİSK ARTIYOR: Uluslararası kurallara göre doğruyu yapan kaptan pilotun cezalandırılması bütün pilotları baskı altına alacak bir gelişmedir. Risk arttırıcı ve uçuş emniyetini son derece olumsuz etkileyecek bir gelişmedir.
AVRUPA’DA 12 SAAT: Avrupalı meslektaşlarının 12 saat olan çalışma süresine kıyasla çok uzun olan 14 saatlik çalışma süresi, baskıyla 2 saat daha uzatılmaya zorlanmaktadır. Bu yolcuların can güvenliğini tehlikeye atacak bir gelişmedir.
ALKOL ETKİSİ: Yorgunluk, pilotlar üzerinde alkol etkisi gösterebilecek bir faktördür. Pilotunu yorgun olarak uçmaya, 16 saat çalışmaya zorlayan bir anlayış bizzat yolcularının yaşamını riske atmış olmaktadır.
MOBBING: Görev süresini 16 saate uzatmayan kaptandan savunma istenmesi mobbing (psikolojik baskı) olmanın yanında, yorgun bir pilotun, korkuyla göreve devam edip, kaza riskini arttırdığı bilimsel bir gerçektir.
MAKAM AŞKI: Uçuş emniyetinden sorumlu yöneticiler bütün bu olasılıkları bildikleri halde, makam aşkından bu gibi yanlış kararlar alabilmektedirler. Bu tehlikeyi kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
Tam açlığa alışmışken
Akademi üyesi, Havacılık Tıbbı Derneği Başkanı Muzaffer Çetingüleç şöyle diyor: “Yorgunluk ciddi bir uçuş emniyet riskidir. Bunun için limitler var. Kimse de itiraz etmiyor. Yani kimse “Ayda 110 saat uçuş az, daha fazlası da güvenle yapılabilir” demiyor. Ama perde arkasında “150 saat de uçulur bir şey olmaz” diyorlar. Çoğunlukla ekibin sabrıyla bir şey olmuyor. Nasrettin Hoca’nın eşeğine giderek azalan miktarda yem verdikten sonra, bir gün öldüğünü görünce, “Yazık, tam da açlığa alıştırmışken öldü hayvancağız!” diye üzülürken verdiği mesaj, burada da geçerlidir. Yorgunluğa alışılmaz sadece katlanılır.”
Yorgun uçmak istemiyorum
Uçucu ekiplerin çalışma ve dinlenme sürelerini belirleyen SHT 6A-50 Yönetmeliği’nin bilimsel kriterlere ve uluslararası standart düzenlemelere aykırı olduğunu savunan Hava İş yaklaşık 2 yıldır, “Yorgun uçmak istemiyorum” adlı bir kampanya yürütüyor.
İki pilot da kokpitte uyudu
Kokpitte pilotların yorgunluğa mağlup olup uykuya dalabildiği, ciddi hatalar yapma olasılığının arttığı bilimsel olarak kanıtlandı. Bu konunun ne kadar ciddi olduğunu anlamak için geçtiğimiz yıllarda meydana gelen olaylara bakmak yeter:
12 Şubat 2009
Amerika’da Colgan havayollarına ait bir Commuter uçağı pilotların aşırı yorgunluğu ve eğitim zafiyetleri nedeniyle 50 yolcusuyla düştü. Bu kaza nedeniyle Amerikan Meclisi, pilotların dinlenme süreleri üzerine yasal düzenlemeye gitti.
20 Haziran 2008
Mumbai’ye giden Air India’nın pilotları aşırı yorgunluk nedeniyle uykuya dalınca, uçak yoluna devam ederek ineceği havaalanını 359 mil geçti. Uyarı sinyalleri üzerine uyanan pilotlar uçağı, yakıtının yeterli olması sayesinde geri dönmeye başardı.
13 Şubat 2007
Go Havayolları’na ait bir Bombardier CRJ900 tipi uçak, inmesi gereken Hilo havalanını geçerek Pasifik Okyanusu’nun sonsuzluklarına doğru uzaklaşmaya başladı. Hoparlörlerden art arda gelen anonslar sayesinde kaptan uyanabildi.
Sivil Havacılık Akademisi, zaafiyetlerin kaza yaratma olasılığından kaygı duyan havacıların oluşturduğu bir sivil inisiyatif. İçinde Pilotlar Derneği Başkanı da var Uçak Teknisyenleri Derneği Onursal Başkanı da. Kimseye ve hiçbir kuruma bağlı değil. Temel ilke, bilimsel doğruları referans almak, siyaset dışında kalmak.
Yusuf DEMİR / VATAN
Yorumlar Tüm Yorumlar (33)