TÜRK UÇAKLARINA KİM ATEŞ AÇTI?

Uçakta Anadolu Ajansı'nın muhabirleri de bulunuyordu. İşte gazetecilerin o dakikalarda yaşadıkları...

Libya'da havadan insani yardım malzemesi dağıtırken saldırıya uğrayan Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na ait kargo uçağında AA ekibi olarak heyecanlı dakikalar yaşadık.

AA Kameramanı Haluk Yavuzhan ile yaklaşık bir aydır bulunduğumuz Libya'dan dönüş hazırlıkları yaparken dün Türkiye'nin Libya'ya havadan yardım atacağı bilgisini aldık.

Aldığımız bilgiye göre, savaştan kaçan ve bu nedenle yiyeceğe, temiz suya ihtiyacı olan halka Kızılay tarafından hazırlanan 22 ton yardım malzemesi havadan ulaştırılacaktı.

Yardımların ulaştırılması gereken bölge yeterli derecede güvenli olmadığı için yardımların karadan ulaştırılması imkan dahilinde değildi.

Yardım malzemesi yüklü uçaklarla akşam saatlerinde Bingazi'ye gelen askeri yetkililerle irtibat kurduk.

Yetkililer, eğer Genelkurmay Başkanlığından gerekli izinleri alabilirsek bizi de uçağa alabileceklerini belirttiler.

Uçaklar gece saat üçte kalkacağından izin almak için önümüzde çok kısa bir süre vardı.

Bu kısa sürede yetkililerle temasa geçerek, söz konusu uçaklardan birine binebilmek için girişimlerde bulunduk.

Libya'da telefon hatları sağlıklı işlemediği için gece saatlerindeki girişimlerin sonuçlarını öğrenemeden saat 03.00'te Bingazi askeri havalimanına gittik.

UÇUŞ BAŞLADI
Havalimanına giderken, bir aydır Libya'da bulunmanın tecrübesiyle güvenlik riski yaşadığımızın bilinciyle biraz heyecan biraz da stres içindeydik. Daha önce Sirte yakınlarında Kaddafi yanlılarının roketlerinden kıl payı kurtulmuştuk.

Havalimanında Ankara ile irtibata geçen askeri yetkililer, bizim için gerekli izinlerin verildiğini belirtince çok mutlu olduk.

Askeri personelin hazırlıklarını görüntülememizin ardından C-130 tipi uçak alandan Libya saatiyle 04.00'de Nijer yönüne havalandı.

Yaklaşık 1 saat sonra bizim de bindiğimiz C-160 tipi uçak Sirte yönüne havalandı. İndirme uçağına ilk binişimiz olduğu için, yetkililer bize uçuş sırasında uymamız gereken kuralları anlattı.

Uçakta bulunan 8 ton gıda malzemesi brandalara sarılarak paketlenmişti. Paketlerin altlarında makaralar olduğu için malzemelerin arasında gezmenin hayati tehlike taşıdığı uyarısında bulunuldu.

Lavabo, koltuk gibi hiç bir konfor unsurunun bulunmadığı uçakta rahatsızlık verecek derecede yüksek sesle yolculuğa başladık.

KIBRIS BARIŞ HAREKATINDAN SONRA İLK
Askeri yetkililerle yaptığımız sohbette Türk ordusunun Kıbrıs Barış Harekatı'ndan bu yana ilk kez yabancı bir ülke topraklarına "atım" yapacağını öğrendik.

Yetkililer, Hava Kuvvetleri'nin çeşitli ülkelerde tatbikat ya da eğitim amaçlı atım yaptığını ancak "harekat" anlamında Kıbrıs'tan bu yana ilk atımın gerçekleştirildiğini vurguladılar.

Kalkışın ardından yaklaşık bir saatlik uçuşla, atımın yapılacağı noktaya yaklaştık. Görevliler son kontrolleri yaparken biz de uçağın kargo bölümünün ön kısmında yüksek bir noktaya çıkarak çekim için yerimizi aldık.

Uçağın rampasının açılmasının ve bütün hazırlıkların tamamlanmasının ardından uçak dikey olarak yükselmeye başlarken 30 saniyeden daha az bir sürede birer ton ağırlığındaki 8 paketin uçaktan atılması işlemi tamamlandı.

Atımın tamamlanmasının ardından havanın henüz tam aydınlanmamış olması ve uçağın da manevra yapmasıyla biz paraşütlerin açılışını göremedik.

UÇAĞIN ANİ MANEVRASI
Atımın tamamlanmasının ardından aynı rotadan dönüş yapmaya hazırlanan uçak ani bir şekilde manevra yapınca görevlilerle birlikte adeta savrulduk.

Yükselen basıncın etkisini hissederken düşmemek için kenarlardaki demirlere sıkıca tutunduk.

Kokpitteki hareketlilikten bir sorun olduğu belliydi. Yetkililer de duruma açıklık getirerek, uçaksavar saldırısına uğradığımızı ve rotayı değiştirerek hızla yükselmekte olduğumuzu belirttiler.

Görevlilerle birlikte heyecan içinde güvenli yüksekliğe ulaşmayı bekledik. Pilot ve diğer görevliler hemen ateşin geldiği koordinatları belirleyerek gerekli makamlara durumu rapor ettiler.

Güvenli alana girdiğimiz bilgisi üzerine biraz rahatlayarak kargo bölümünde yandan açılan bez koltuklarda Bingazi havalimanına ulaşmayı bekledik.

TEHLİKENİN BOYUTUNU DÖNÜNCE ANLADIK
Bingazi askeri havalimanına inmemizin ardından görevliler uçağın gövdesinde mermi izi olup olmadığını kontrol etti.

Uçağı detaylı şekilde inceleyen görevliler, herhangi bir mermi izi olmadığını tespit etti.

Askeri yetkililer, saldırıyı gerçekleştirenlerin bilinçli bir şekilde uçağın kanatlarını hedef aldığını ama isabet ettiremediklerini belirttiler.

Kokpitten mermilerin geldiği yönün görülebilmesi sayesinde rotanın hızlıca değiştirildiği ve muhtemel bir facianın önlendiği kaydedildi.

Kokpitten görülemeyen saldırıların pilotların manevra kabiliyeti ve hızını azalttığı için daha tehlikeli olduğu da belirtildi.

Yetkililer, saldırının yarım dakika daha geç yapılması halinde kurtulmanın çok daha zor olabileceğini de eklediler.

SALDIRIYI KİMİN YAPTIĞI ARAŞTIRILIYOR
Uçağımızın saldırıya uğradığı bölge, UGK yetkililerinin güvenli olduğunu belirttiği bir bölgeydi.

Dolayısıyla saldırıyı Kaddafi yanlılarının mı gerçekleştirdiği yoksa muhalifler tarafından mı ateş açıldığı henüz belirlenemedi.

Kaddafi yanlıların ateş açma ihtimali olduğu gibi, düzensiz kuvvetler halinde savaşan muhaliflerin ateş açmış olma olasılığı da bulunuyor.

Önceki gözlemlerimizden, profesyonel asker olmayan muhalif savaşçıların emir komutaya her zaman riayet etmediklerini biliyoruz.

Askeri personel yaşanan saldırıyı yetkili makamlara iletirken, UGK yetkilileri de saldırının kimler tarafından yapılmış olabileceğini inceliyor.

Bizim inişimizin ardından Nijer sınırına atım yapan C-130 kargo uçağı da sorunsuz bir şekilde Bingazi'ye döndü.

C-130'daki yetkililer, atım yaptıkları noktayla irtibata geçtiklerini ve yardım malzemelerinin hedefini bulduğunu belirttiler.

Askeri uçaklar daha sonra Bingazi'den Türkiye'ye hareket etti.

(Vatan)