24 Ağustos 2008, Pazar 08:48:52

Havalimanları ekonomik değil ticari olmalı

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü geçtiğimiz günlerde Sabiha Gökçen Havalimanı’nı Süleyman Demirel; Nevşehir-Kapadokya; Bursa-Yenişehir ve Tekirdağ-Çorlu ile aynı kapsamda, ‘Ekonomik Havaalanı Projesi’ne dahil etti.

Niyet iyi olabilir, ancak içerik olarak işletici firma ISG’nin Sabiha Gökçen’in pazarlama stratejisini belki de yeniden revize etmesini gerektiren bir durum çıkıyor ortaya. Zira indirimlerin uygulama alanı sadece iç hatlar konma, konaklama, aydınlatma ve yolcu servis hizmet bedelerinden ibaret. Bildiğim kadarıyla zaten iç hatlarda ülke taşıyıcılarımıza otomatik olarak yüzde 50’lik bir konma-konaklama indirimi var, keza aydınlatma da öyle. Geriye bir tek yolcu servis ücreti kalıyor, o da iç hatta zaten 3 Euro olarak uygulanıyor. Açıkçası böyle ufak ve limitli bir indirim havayollarının koltuk maliyet riskini nasıl azaltabilir ben anlayamıyorum. Üstelik Türk tescilli taşıyıcıların özellikle yurtdışı seferlerde desteklenmesi gerekirken böyle buram buram reklam ve diplomasi kokan bir çalışmanın gerçek anlamda faydalı olacağını hiç düşünmüyorum. Böyle bir pazarsal algılatma Sabiha Gökçen’i bir anda planladığından daha farklı bir iç hat trafiği yüzdesine götürebilir ki, ihale öncesinde ISG konsorsiyumunun böyle bir fizibilite yaptığını pek sanmıyorum.

SHGM daha önce bu proje kapsamında değerlendirdiği havalimanlarında acaba matematiksel olarak nasıl sonuçlar elde edebilmiş, yolcu gelir artışı ne olmuş? Oralara uçmaya başlayan havayollarımız acaba hedeflerini tutturmuş mu? Bu arada hatırlamakta fayda var, Sabiha Gökçen Havalimanı 20 yıllığına yap-işlet-devret modeliyle 1,962 milyon Euro’ya ihale edilmişti. Acaba kapsamdaki hangi ‘ekonomik havalimanı’ benzer şekilde özelleştirilmişti?

EKONOMİK DEĞİL TİCARİ OLMALI

SHGM, Atatürk Havalimanı ile birlikte İstanbul ve çevresine hizmet veren Sabiha Gökçen’in gerek iç gerekse dış hatlarda büyümesi için sonuca yönelik daha fazla çalışma yapmalıdır. Zira İstanbul’a gelen turist sayısı yılda 7 milyon iken, sadece Paris’e yılda 70 milyon turist gitmektedir. Bu rakamlardaki ayıp sizce İstanbul’umuzun mu yoksa bizim mi? Üç imparatorluğa başkentlik yapmış, dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul toplamda ancak Kıbrıs Rum Kesimi kadar turist alabiliyor! Hal böyle olunca SHGM’nin çalışmaları iç hatlarla sınırlı mı kalmalı acaba?

Bu köşeden defalarca havayollarının kullandığı ‘Yield Management/Verimlilik Yönetimi’ sisteminden bahsetmiştik. Aslında havalimanları da havayolları gibi böyle bir sistemde işlemeli bence. Örneğin boş gün ve saatlerde iç/dış hatlarda havayollarına indirimli hizmetler sunmalılar. Havayolları için en pahalı koltuk, maliyeti ödenmiş ancak geri dönüşü olmayan boş koltuk ise, havalimanları için en büyük kayıp boş apron ve terminallerdir. Bu yaklaşım sadece Sabiha Gökçen’i değil elbette tüm havalimanlarını kapsamalı. Bildiğim kadarı ile trafiğin az olduğu gece saatlerinde havalimanlarında havacılık gelirleri fiyat tarifesi yüzde 50 zamlı uygulanır. Aksine, uçak trafiğinin az olduğu bu saatlerde neden indirim uygulanmaz anlamam? Belki de o tarifeyi değiştirmek bürokrasi için çok meşakkatli bir yoldur, bilemiyorum, ama ticari açıdan yanlış olduğu kesin.

Şayet SHGM rekabetçi Türk bayrağı taşıyan havayolları istiyorsa, havalimanı maliyetlerine daha farklı ticari açılımlar getirmelidir. Çünkü Türkiye Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün gücü, Türkiye’nin havalimanı ve havayolu işletmelerinin gücünün yansımasıdır.

Tolga TURGUT / Akşam

Havalimanları ekonomik değil ticari olmalı

Yorumlar

Bu haber için henüz yorum gönderilmedi.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000