Radikal Gazetesi köşe yazarlarından Necdet Kent, İsrail'li bir gazetecinin Atatürk Havalimanı'nda yaşadığı ilginç bir anıyı köşesine taşıdı. İşte Kent'in köşesine taşıdığı o anı...
Tel-Aviv’den bindiği uçak akşam saatlerinde Atatürk Havalimanı’na indi.
Çantasında iki pasaport vardı; biri Amerika, diğeri ise İsrail pasaportu.
Biri doğduğu ülkenin, diğeri ise halen yaşadığı…
Güvenlik kapısının önünde bir an tereddüde düştü…
‘Acaba hangisiyle geçsem?’
E şu aralar İsrail’le Türkiye’nin arası fena halde bozuk.
‘İsrail pasaportu durduk yerde başıma iş açabilir’ diye düşündü…
Fakat tam Amerikan pasaportunu çıkartıp verecekken, kuyruğa girip bir miktar ödeme yapması gerektiğini öğrendi.
Asıl sürprizi İsrail pasaportu ile Türkiye’ye girişte herhangi bir ödeme yapmasına gerek olmadığını öğrendiğinde yaşadı.
Bir kuyruğa baktı, bir de elindeki İsrail pasaportuna…
Cesaretini toplayıp güvenlik görevlisine yaklaştı.
Her iki pasaportu çıkarıp memurun önüne koydu ve durumu olduğu gibi anlattı.
Görevli ellerini havaya kaldırıp karşılık verdi…
“Size ne iki ülke arasındaki siyasi krizden, boşuna endişelenmişsiniz, buyurun geçin…”
Önceki gün İstanbul’a gelen İsrailli bir gazeteciden dinledim tüm bunları.
Bire bir yaşamış, gelmeden önce epey endişeliymiş…
Birçok arkadaşı Türkiye’ye gittiğini duyunca ‘sakın ha’ diye uyarmış…
Uyarıları ciddiye almadığı halde havalimanında o bile İsrail’le Türkiye arasında Mavi Marmara saldırısından sonra yaşananların etkisiyle tereddütte kalmış.
“Sen olsan ne yapardın?” diye sordu. Hemen cevap vermedim…
Ona haftaya gösterime girecek Türk Pasaportu’nun hikâyesini anlattım.
Hani şu Muhtar Kent’in babası Marsilya Başkonsolosu Necdet Kent’in Türk pasaportu ile Nazilerin elinden kurtardığı Yahudilerin hikâyesi… 500 Türk ve Fransız Yahudisinin dehşet dolu kaçışı.
(Necdet Kent-Radikal)
Yorumlar Tüm Yorumlar (5)